
Blogger Maryam Tillaeva, Uznews’a verdiği röportajda çocukluk anılarını, günümüzdeki faaliyetlerini, anne ve babasıyla olan karmaşık ilişkilerini anlattı. Ayrıca “Halkın parası nerede?” sorusuna da yanıt verdi.
Amiran Sardarov ile evlilik hakkında
“Bizim nikâh törenimiz Las Vegas’taki bir şapelde gerçekleşti ve aslında bu sadece bir şakaydı. O meşhur yarı çıplak fotoğrafım yayınlandıktan sonra bunu affedemedim. Daha sonra Amiran’ın günlerce ortadan kaybolduğuna, fahişeler ve uyuşturucularla ilişkisine şahit oldum. Bunlara bir süre sabrettim. Ama iş fiziksel şiddete vardığında, artık yanında kalmak için hiçbir sebep bulamadım. Şimdi kendimi toparladım — ben neredeyim, o nerede?”
Blogculuğa ilk adım
“Bir ay için Özbekistan’a büyükannemi ziyaret etmeye gelmiştim. Rusya’da trend olan ‘koca arıyorum’ konulu içerikleri ben de denedim. İnsanlar neden bu kadar sert tepki verdi, hâlâ anlayamıyorum. Belki de içten içe mutlu olmamı istediler. Ama videomun altına ‘Tövbe!’, ‘Böyle şey olur mu?’, ‘Ne ayıp!’ gibi yorumlar yağdı.
Sonrasında reklam teklifleri almaya başladım ve blog üzerinden para kazanmanın mümkün olduğunu fark ettim.”
Halkın parası nerede?
“Kendi paramı kendim kazanıyorum. Ailemin paralarını kullanmıyorum. Sadece arkadaşlarımla tatillerden ve gezilerden fotoğraflar paylaşıyorum. Halktan çalınan paralarla yaşadığımız yönündeki söylentiler, bana ve aileme yapıştırılan bir etiket.”
Şu anda Maryam Tillaeva neler yapıyor?
“Şu anda Moskova’da oyunculuk eğitimi alıyorum, bazı projelerde rol alıyorum. Ayrıca kendi podcastlerim üzerinde çalışıyorum.

‘Masha TeleTalk’ programında Özbek şov dünyasından ünlü isimlerle röportajlar yapıyorum. Yakın zamanda konuğum Munisa Rizayeva idi — özel hayatı hakkında açıkça konuştu. Timur Alihanov da hac yolculuğundan ve eşi Farida ile ilişkilerinden bahsetti.”
Çocuklukta ayrımcılık, din ve ırkçılık
“Annem UNESCO’da büyükelçi olarak çalıştığı için Fransa, Letonya ve İsviçre gibi çeşitli ülkelerde yaşadık. Özellikle İsviçre’de Müslümanlara ve esmerlere karşı yoğun bir nefret vardı. Bana maymun derlerdi, alay ederlerdi.
Küçüklüğümden beri ailemin kararlarıyla ilgim olmasa da, hep kendimi savunmak zorunda kaldım.”
“Küçük yaştan itibaren çok fazla eleştirildim. Tuvaletlere kilitlendim, üstüme bağırıldı. Düşünün, benim gibi bir kıza bile bağırdılar.
Zaman zaman yaşamıma son vermek istedim. Aileme bunu anlatamazdım çünkü onlar kendi hayatlarıyla meşguldüler. Küçük bir kız için bu çok zordu.
Ama şimdi bunları aştım ve eleştirilere sakin yaklaşabiliyorum. Çünkü artık biliyorum ki bu tarz eleştiriler benim kim olduğumu değil, eleştirenin iç dünyasını yansıtıyor.
Belki de onlara kendilerinden bir şeyleri hatırlatıyorum ve bu onları rahatsız ediyor.”
“Hayatım bana değil, başkalarına aitti”
“Çocukluğum parlak ama zorluydu. İnsanların birbirini nasıl kolayca satabileceğini, en yakınların bile nasıl değişebileceğini gördüm. Gerçek bir çocukluk yaşamadım — hayatım bana değil, başkalarına aitti. Hep korumalarla geziyordum. Yaşadığım şehri pek tanımıyordum. Çevremde hep büyükler vardı.
Hiç arkadaşım olmadı çünkü herkese şüpheyle yaklaşmayı öğrettiler bana. 18 yaşımda insanlarla bağ kurmaya, derin ilişkiler kurmaya çalıştım.
Şimdi 26 yaşındayım ve nihayet özgürüm. Kendi hayatımı yaşıyorum. Paramı kendim kazanıyorum. Uzun zamandır beklediğim özgürlük hissi benim için en büyük zenginlik.”
İslam Kerimov bir dede olarak
“O dünyanın en harika dedesiydi. Yurtdışına taşınana kadar onun cumhurbaşkanı olduğunu bile bilmiyordum. Tüm dedeler sabah 8'de takım elbiseyle işe gider sanırdım. O çok sade, neşeli ve bilge biriydi. Benimle yetişkin gibi konuşurdu, çok şey öğretirdi.
Bir gün bana poz verirken nasıl duracağımı öğretmişti: ‘Bir ayağını öne, diğerini arkaya koy’, hâlâ hatırlıyorum. Kadınlar için kitap okumanın, şiirin, dansın ve zarafetin önemini vurgulardı.
O bana baba gibiydi. Ailemizin temel direğiydi. O artık yok — ailemiz de dağılmış durumda. Benim için o mükemmel bir insandı. Onunla kimse boy ölçüşemez.”
“Böyle bir aileyi ve hayatı kimseye dilemem!”
“Benim ailem diğerlerine benzemez. Kimseye böyle bir hayat dilemiyorum. Tek gerçek dostum büyükannem. Ona ‘anne’ de derim çünkü bana anne gibi baktı. Tüm arkadaşlarımı tanır, hayatımın en zor anlarında hep yanımda oldu. Onu çok değerli buluyorum.”
“Annem ve babam benimle konuşmuyor…”
“Teyzem, büyükannem, kuzenlerimle görüşüyoruz. Ama annem ve babamla konuşmuyorum. Annemle çocukluğumdan beri anlaşmazlıklarımız vardı. İçimde hâlâ kırgınlık var. O da bana kızgın.
Şu anda anneme ait güzellik salonları ve restoranlara girişim yasak. Onunla oturup konuşmak, sosyal medyadaki fotoğraflar için özür dilemek isterdim. Ama şu an aramızda sadece sessizlik var.
Bu içsel acı bana nefret değil, daha çok çalışma motivasyonu veriyor. Ne yazık ki, böyle bir anne kızıyla rekabet etmeyi seçti, destek olmayı değil.”
“Beni hep koşulsuz destekleyen sadece büyükannemdi. Çocukken yalnız hissettiğimde, Amiran’la sorunlar yaşadığımda — her zaman anlamaya çalıştı, asla yargılamadı. Annemle onun ilişkisi de hep gergindi. Genel olarak ailemizde çok fazla psikolojik sorun vardı.”
Özel hayatından haberler
“Şu anda biriyle yakın bir ilişkim var. Böyle bir karakterde birini seçeceğimi hiç düşünmezdim. Kendimi Amerikalı gibi düşünürdüm. Özbek erkeklerle kültürel farklar nedeniyle anlaşamıyordum.
Ama bu kişiyle hayata bakış açımız aynı. Şimdilik hiçbir yere acelemiz yok — adım adım ilerliyoruz. Tavsiyem: Eğer biri sizi yoldan döndürmeye çalışsa bile, asla vazgeçmeyin. Hedefe giden yolda her zaman birçok engel olur.” Telegram’da «Zamin»i takip edin!
Ctrl
Enter
İlgili haberler