
Sakin bir akşamda, tıpkı böyle sakin bir uygulayıcı Ivan Dmitriç Çervyakov tiyatronun ikinci sırasında oturup “Corneville Çanları” adlı oyunu dürbünle izliyordu. Sahneye bakarak kendini en rahat izleyici olarak hissetti. Ama birdenbire...
Bu, Rus yazar Anton Çehov’un kaleminden çıkan “Memurun Ölümü” adlı hikayenin giriş kısmıydı. Fark ettiğiniz gibi bugün Rusya’daki bir memurun ölümü ve biraz da edebiyat hakkında konuşacağız.
Rus bakan kendini vurdu
7 Temmuz sabahı Rusya Devlet Başkanı Putin, ülkenin ulaşım bakanı Roman Starovoyt’u görevden aldı. Akşamına bakan intihar etti. Bakan, yakın zamanda aldığı Tesla otomobilin içinde tabancayla kendini vurarak öldürdü. Starovoyt, 2023 yılında İçişleri Bakanlığı yönetimi tarafından hediye edilen tabancayla kendini vurdu.
Rusya’da bir bakanın kendini öldürmesinin bize ne önemi var, demeye acele etmeyin. Birincisi, Rusya hâlâ bölgedeki en büyük etki alanına sahip devlet olup, orada yaşanan siyasi olayların elbette dikkatle izlenmesi gerekir. Örneğin, Özbekistan’ın ekonomik hayatını Rusyasız düşünmek imkânsız.
Rusya dört yıldır eski Sovyetler Birliği’ne bağlı başka bir ülke olan Ukrayna topraklarını ele geçirmek için savaş açtı. Böyle zamanlarda Rusya’daki siyasi gelişmeler iki kat daha önemli hale gelir. Dün intihar eden bakan, Rusya cephesindeki en sıcak bölge olan Kursk bölgesinin eski valisiydi. Bu yüzden bu olayı izlemek gerekir.
Ukrayna, batıdaki müttefiklerinden yeterli silah alamayınca cephede zorlandı. Rusya sürekli cepheye insan gönderirken, Ukrayna’da kitlesel seferberlik ilan edilmedi ve koca adamlar hâlâ restoranlarda nargile içiyordu; bu da Kiev için cephedeki durumu kritik hale getirdi. Böyle zamanlarda sadece sıra dışı bir karar durumu değiştirebilirdi. İşte o sıra dışı karar, Ukrayna’nın Rusya’nın Kursk bölgesine girmesi oldu. Ukraynalılar kısa sürede Kursk’taki 1000 km karelik alanı ele geçirip bir süre kontrol altında tuttu. Rusya, Kursk’a büyük kuvvetler göndermek zorunda kaldı, Kuzey Kore’den “gönüllü” çağırdı, Donbass’taki bazı grupları Kursk’a göndermek zorunda kaldı. Sonuç olarak, Ukrayna hedeflediği sonuca ulaştı.
Kiev hiçbir şey olmamış gibi rahatça Kursk’a girdiğinde Rus savaş yanlılarında şu soru oluştu: Sınır tahkimatları nerede? Devletin ayırdığı paralar nereye gitti? Baskın gerçekleşmeden iki ay önce Roman Starovoyt Kursk valiliğinden ayrılıp ulaşım bakanı olmuştu. Yerine yardımcısı Smirnov geçti ve bir yıl geçmeden savunma için ayrılan paraları “zimmete geçirdiği için” tutuklandı.
Medya yazılarına göre, intihar eden Starovoyt’un da aynı konudan hakkında suçlama açılmış olabilir. Çünkü yerine geçen Smirnov kısa süre önce tutuklandı, savunma için para ayrıldığı sırada Smirnov, Vali Starovoyt’un yardımcısıydı. Belki soruşturma sırasında Smirnov eski patronunu ele vermiştir, bunu bilmiyoruz; ama bakanın intihar ettiği, Putin’in o sabah onu görevden aldığına bakılırsa, “ağacın dalı boşuna sallanmaz” gibi görünüyor.
Savaşın koltuktaki kurbanı
Şimdi bu olayın neden önemli olduğuna bakalım. Şubat 2022’den beri hep bir şeyi tekrar ediyoruz: savaşı asla başlatmamak gerekir. Roman Starovoyt’un savaşı aktif şekilde destekleyen bir vali olduğu, askeri üniformayla dolaştığı, “Wagner” ile yakın olduğu, savaş sayesinde iyi bir siyasi kariyer yaptığı konularına girmek istemiyorum. Bu insan – savaşın kurbanı. Siperlerde, cephede değil, arka planda, koltuktaki kurbanı. Harika yazarımız Oʻtkir Hoşımov “Savaşın Son Kurbanı” adlı bir hikaye yazmıştı. Orada açlıktan takati kesilen bir yaşlı kadın, engelli oğluna çilek almak isterken elektrik akımına kapılıp ölüyor. Yazar, savaşın getirdiği yoksulluk yüzünden ölen o kadını savaş kurbanı olarak adlandırıyor.
Evet, değerli dostlar, savaş öyle acımasız bir şey ki, sadece siperde, kışlada askerler değil, yiyecek aramaya çıkan yaşlı kadınlar, bombalanan mağazadan ekmek almak isteyenler, annesiyle anaokuluna giden bebekler de ölüyor. Ve hepimiz gördük ki, savaşta güçlü tarafın bürokratı, koca bakanlar, korumalarla gezen memurlar da ölebiliyor. Hiçbir füze saldırısı olmadan, Tesla arabasında, devletin hediye ettiği tabancayla...
Sözümüzün başında Anton Çehov’un kaleminden “Memurun Ölümü” adlı hikayenin girişini vermiştik, son sözde de hikayenin sonunu aktarırsak.
Çervyakov’un içinde bir şeyler koptu. Hiçbir şeye aldırmadan, hiçbir şey duymadan kapıya kadar süründü, dışarı çıktı... Eve nasıl gittiğini bile hatırlamadan, üniformasını çıkarmadan divana uzandı ve... öldü.
Aynı “Yoldaş Boykenjayev” filminin sonuna benziyor, değil mi? Değerli dostlar, zamanınız olursa bugün andığımız iki hikayeyi mutlaka okuyun. İkisi de çok kısa ama çok derin anlamlara sahip. Sağlıcakla kalın.
Hazırlayan: Oʻtkir Jalolhonov
Telegram’da «Zamin»i takip edin! Ctrl
Enter
Bir Hata mı buldunuz?
İfadeyi seçin ve Ctrl+Enter tuşuna basın İlgili haberler