Güneşte iki haftalık görece sakinlik döneminden sonra güçlü patlama aktivitesi tekrar gözlemlendi. Bu konuda Rusya Bilimler Akademisi Uzay Araştırmaları Enstitüsü Güneş Astronomisi Laboratuvarı bilgi verdi.
Önceki aktivitenin artışı ekim ayı ortalarında gözlemlenmişti ve ardından Güneş kısa süreli bir sakinlik fazına girdi. Moskova saatiyle saat dörtte astronomlar Güneş’in doğu kenarında M1.0 seviyesinde güçlü bir patlama kaydetti.
Bu, güneş aktivitesinin beş puanlık ölçek sisteminde dördüncü seviye olup, gücü bakımından yalnızca X sınıfı patlamalara yenik düşer. Uzmanlara göre bu olay, uzun sürecek bir güneş aktivitesi döngüsünün başlangıcının işaretini veriyor.
Bu döngünün zirvesinin 3-9 Kasım tarihleri arasında olması bekleniyor. Şu anda Güneş’in sol kısmında, Dünya’dan görülebilen iki büyük ve güçlü aktivite merkezi izleniyor.
Bunlar, 200-300 bin kilometre yüksekliğindeki dev manyetik halkalar sayesinde ayırt edilebiliyor; bu ise Dünya çapının 16-24 katı büyüklükte demek. Bu aktif bölgelerden biri şimdiden 4272 katalog numarasını aldı.
İlginç olan ise, yakın zamanda gerçekleşen patlamanın henüz kayda geçmemesi; ancak daha büyük ve şu anda Güneş’in kenarından yeni çıkan başka bir bölgede meydana geldi. Rusya Bilimler Akademisi uzmanlarının belirttiğine göre, eğer bu seviyedeki güçlü süreçler aktif bölge tamamen görünmeden önce başlarsa, bu onun devasa patlama potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor.
Önümüzdeki iki-üç gün boyunca bu süreçler, gözlemciler için etkileyici bir manzara sunabilir. Fakat önümüzdeki hafta ortalarından itibaren bunların Dünya’nın manyetosferine doğrudan etki etmesi bekleniyor, bu da manyetik fırtınalara yol açma riski taşıyor.
Güneşteki patlamalar manyetik fırtınaları tetikleyebilir, bu da enerji sistemleri, radyo iletişimi ve navigasyon cihazlarının çalışmasını engelleyebilir; ayrıca hayvanlar ve kuşların davranışlarını etkileyebilir. Bununla birlikte, güneş aktivitesinin artması kutup ışıklarını gözlemleme alanını genişletebilir.
Ancak, manyetik fırtınaların insan sağlığına etkileri hakkında kesin bilimsel kanıtlar henüz bulunmamaktadır.
