
Bütün bir milleti nasıl suçlu gösterebilirsiniz? Özbek halkının başına gelen 80’li yıllardaki o kara günleri Viktor İlyuhin “Kötülük ya da “özbekler işi” denilen uydurma hakkında” kitabında yüzlerce tanık ve delille açığa çıkarmıştır.
“Elindeki soruşturma kılıcını sallamaya devam et, sonunda birine dokunur. Burada herkes suçlu, bu yüzden senin davranışların yine doğru çıkar ve aklanırsın”.
“Kötülük ya da “özbekler işi” denilen uydurma hakkında” eserinde yukarıdaki cümlenin 80’li yıllarda Özbekistan’daki rüşvetleri incelemek için SSCB savcılığının gönderdiği soruşturmacılar Gdlyan ve Ivanov’un soruşturma sloganı olduğu söylenir.
Kitap belli anlamda Özbek halkı önünde Telman Gdlyan ve Nikolay Ivanov’un kötülüğü için SSCB Başsavcılığı adına Özbek halkından özür dilenmesi olarak da kabul edilebilir belki.
Viktor İlyuhine inanılır mı?
1983-1989 yıllarında öyle çok adaletsizlik yapılmıştır ki, yüzlerce masum kişiden Gdlyan ve Ivanov hakkında kanun ihlali olduğu yönünde SSCB savcılığına şikayetler yağmaya başlamıştır. Sonuçta savcılık 1989 yılının 25 Mayıs’ında Özbekistan’da sınırsız yetkiye sahip Gdlyançılar hakkında ceza davası açar.
Soruşturma ekibine Viktor İlyuhin liderlik eder. O, Özbekistan’da 8 ay boyunca aralıksız inceleme faaliyetleri yürütür, masum insanların feryadını dinler, yüzlerce tanıkla konuşur. Gdlyançıların işini iyice inceler, reddedilemez deliller toplar.
“Kötülük ya da “özbekler işi” denilen uydurma hakkında” kitabı da bundan sonra ortaya çıkar. Kitap 1993 yılında “Özbekistan” yayınevinde 50 bin nüsha basılır.
Eser hakkında kısa bilgi

İlyuhinin yazdığına göre, 1983 yılında Devlet Güvenlik Komitesi soruşturmacılarından Buhara şehir sanayi malları ticaret bölümü müdürü Ş.Qudratov, Buhara vilayeti devlet otomobil denetimi başkanı Muzaffarov’a karşı açılan ceza davasıyla başlayan iş, sonradan Gdlyan’ın eline geçer. Ve tamamen onun siyasi nüfuz çıkarlarına boyun eğdirilir.
Aslında Gdlyan bu işi Özbekistan’daki parti, Sovyet ve kolluk kuvvetleri kadrolarını “avlama”dan ibaret kendi planlarını gerçekleştirmek için kullanır.
5 bölüme ayrılan kitabın ilk bölümünde Gdlyançıların insanları nasıl yalan tanıklık yapmaya zorladığı tanıkların ağzından yazılmış parçalarla kanıtlanır. Sonraki bölümde o dönemde SSCB ve Özbekistan’da yüksek makamlarda çalışan yetkililere nasıl suç yüklendiği, bundan Gdlyan ve Ivanov’un ne amaçladığı hakkında soruşturma sonuçları verilir.
“Gdlyan milyonları efsanesi mi yoksa gerçek mi” adlı bölümde ise Özbekistan’da soruşturma yapan ve büyük miktarda rüşveti “ifşa eden” iki soruşturmacının sahtekarlıkları, ekleme yapmaları ve kendi şöhretlerine kapılmaları açığa çıkarılır.
Eserin kalan 2 bölümünde Gdlyan ve Ivanov’a verilen hüküm ve nasıl ağır cezalardan kurtuldukları anlatılır.
“Masum kişiler 7-9 aydan 3-7 yıla kadar tutuklu kaldı”

Nikolay Ivanov (soldaki dairede) ve Telman Gdlyan (sağdaki dairede) / Foto: Ziyouz.com
1983–1989 yılları arasında Özbek halkı tarihindeki en son katliamı – böyle denebilirse – yaşadı. Bunu kitap yazarı: “Suçları açığa çıkarmada zırhlı taşıtlardan, askeri helikopterlerden, sivil havacılıktan bu kadar geniş yararlanılan başka bir ceza davası hatırlamıyorum”, sözünden de anlayabiliriz.
Eserde Gdlyançıların yürüttüğü soruşturma süreçleri 30-50’li yıllardaki soruşturmalara benzetilir. Yazar Gdlyan ve Ivanov’a ittifaktaki herhangi bir soruşturmacıyı seçip işe alma hakkı verildiğini, örgütsel ve teknik destek konularının öncelikle halledildiğini yazar. Yazdıklarının boş çıkmaması için kendi vardığı sonuçları tanıklıklar, deliller ve ek soruşturma bilgileriyle destekler.
6 yıl boyunca Gdlyançılar neredeyse 200 kişiyi tutuklama kararı vermiştir. Bunlardan 64 kişi rüşvetten, kalanlar ise çeşitli suçlardan ve çoğunlukla “suç yollarıyla elde edilen servetleri sakladıkları için” tutuklanmıştır.
Rüşvetten tutuklananların her iki kişiden biri 1991 yılının 1 Eylül’üne kadar aklanmıştır. İyi incelendiğinde toplam 200 kişiden sadece 40’tan fazlası suçlu bulunmuştur. Masum kişiler 7-9 aydan 3-7 yıla kadar tutuklu kalmıştır.
“Örneğin, polis majörü A.Muhammadiyev 2 yıl 2 ay, polis majörü Vidodil İzzatov 7 yıl, Navoi vilayeti yürütme komitesi içişleri müdürü Tora Hayitov hiçbir suç olmadan 3 yıldan fazla tutuklu kalmıştır”, diye yazar yazar.
Gdlyançılara bu kadar kurban neden gerekiyordu?
Çoğu durumda insanları yasadışı tutuklamak Gdlyançıların ellerindeki işler için bilgi toplamada hizmet etmiştir. İnsanlar yalan tanıklık yapmaya zorlanmıştır. Böylece çok sayıda sahte delil “temel” olarak oluşturulmuştur.
“Gdlyançılar grubu Özbekistan’da herkesin rüşvet alıp verdiğini düşünürlerdi. Onlar bu düşünceden hareketle her kişiyi bilgi kaynağı olarak görür ve her türlü yolla o bilgiyi almaya çalışırlardı”, diye yazar İlyuhin.
Eserde belirtildiğine göre, Gdlyan bir zamanlar kavga etmiş, yoluna engel olan, herhangi bir hareketle hukuksuzluğun önünü kesmeye çalışan, Özbekistan’da olan olayları tarafsız şekilde yansıtmaya çalışan kişileri suçlu göstermeye, onları kötülemeye, tutuklamaya çalışmıştır.
Onlar tarafından uydurulan başka bir teori sadistti. Bir göreve oturan kişi “yukarıya” rüşvet verdiği hakkında yalan söylemeye zorlanmıştır. İşkencelerden bıkmış mahkum her türlü tanıklığı vermeye razı olurdu. Gdlyançılar metnin içeriğini söyler, mahkum yazar. Böylece büyük bir piramit kurmaya niyetlenmişlerdi, bu zincirin halkaları kolhozlar, sovhozlar, bölümler, çiftliklerden başlayıp sonunda “Kremlin’e kadar gitmesi” gerekiyordu.
“Piyanistler” ve “dövücüler”

SSCB Başsavcılığının özel önemli işler soruşturmacıları Telman Gdlyan (solda) ve Nikolay Ivanov (sağda). Üzerlerinde açılan ceza davası 1991 yılında nadir bir hukuki gerekçe – “siyasi durumun değişmesi” formülüyle durdurulmuştur. / Foto: Russkaya semerka
Soruşturmalar sırasında ortaya çıkmıştır ki, Gdlyan soruşturma grubunda tam katliam yıllarındaki gibi suçluların suçunu üstlenmelerini sağlayan özel gruplar varmış. Görevleri mahkumu dövüp, işkenceyle bitkin düşürüp ne yapıp edip onu kendi “suçunu” itiraf ettirmekmiş. Böyle görevli soruşturmacılar genellikle geceleri çalışırmış.
Ayrıca onların “piyanist” diye adlandırdıkları soruşturmacılar da varmış. Onlar sorguya “hazır” kişilerin verdiği bilgileri daktilolarda hızlıca yazarlarmış.
Bir grup da “dövücüler” olarak adlandırılmış. Gdlyan grubunda soruşturmacı olan A.Holodov dövücüler için şöyle demiş:
“İlk bilgileri elde etmekle uğraşan “dövücüler” kadrosuna Kartashyan, Mavlonov, Abdurahimovlar… dahildi. Söylemeliyim ki, onlar tanıklardan herkese uygun bilgileri daha çok alırlardı”.
Gdlyan tarzı soruşturma yöntemleri
Gdlyan grubunda çalışan soruşturmacı V. Şaroyevski sorgulandığında, soruşturma yöntemleri hakkında detaylı konuşur.
“Kartashyan insanları dayanılmaz derecede ağır yöntemlerle sorgulardı. Bir defada 10-20 kişiyi çağırır ve sadece birini odaya davet ederdi. Kalanlar ise DHK müdürlüğünün hiç gölge olmayan avlusunda sırayla beklemek zorunda kalırlardı…” – der soruşturmacı.
Soruşturma sırasında istedikleri bilgiyi almak için tanıkların çayına ruhsal etkisi olan maddeler de katmışlar, aile üyelerini tutuklamakla tehdit etmişler, küfür etmişler, yüzlerine tükürmüşler, henüz suçları kanıtlanmamış kişileri çok ağır suçlularla aynı hücreye koymuşlar.
Şimdiki Kibray ilçesi İçişleri Bölümü müdürü A.Hocimurodov soruşturma dehşetini şöyle tarif etmiştir:
“Sen İİB’nin eski müdürü Camolov’a rüşvet verdin, şimdi bu suçunu üstleneceksin dediler. Beni sorgu sırasında boğup işkence ettiler. Sadece beni değil, bütün halkımızı aşağıladılar. Sürekli, “özbeklerin hepsi – koyun, eşkıya, faşist” diye küfür ederlerdi…. Ben bu işkencelere dayanamayarak yalan bilgi vermek zorunda kaldım”.
En ilginç yanı, hatta sanıkların yazdığı itirafnameler incelendiğinde içlerindeki ifadelerin sentaktik ve morfolojik olarak neredeyse aynı olduğu anlaşılmıştır. Bu delilden de herkesin aynı kişinin söylediklerini tekrarladığı ve şüpheli olarak getirilen kişinin sadece imza attığı ortaya çıkar.
İlyuhin bir şey mi sakladı?
Yazar 1989 yılının sonuna gelindiğinde, Gdlyançılar davası hakkında SSCB savcılığı kollegiyasında görüşülmek üzere bilgiler sunar. Uzun tartışmalardan sonra dava Yüksek Konsey’de ele alınır. Sonunda Gdlyan ve Ivanov savcılık organlarından görevden alınır. Bu kadar insanı masum yere tutuklayan, Özbek milletini ayaklar altına alan, ruhsal baskı yapan soruşturmacılar sadece işlerinden alınmıştır.
Yazar kitapta kanuna aykırı işler için masum kişilerin topluca ceza sorumluluğuna çekilmesinden ittifak savcılığının sorumlu olduğunu söyler. Gdlyan ve Ivanov’un “sınırsız yetkileri”nin onların şöhrete, şan-şöhrete, makam hırsına dayandığını açıklamaya çalışır. Hükümette Gdlyan ve Ivanov taraftarlarının olduğu, iki soruşturmacının milletvekili dokunulmazlığı hakkı olduğu için ağır cezalardan kurtuldukları söylenir.
Fakat bütün bir milleti rüşvetçi ilan eden, masum, yargılanmadan Özbekleri yıllarca tutuklayan, aile üyeleriyle ruhen işkence yapan soruşturmacıları sadece görevden almakla yetinmek yukarıdaki nedenler için yeterli olmaz mı? Belki yazar bildiği veya tahmin ettiği bir şeyi okuyucuya açıkça söylememiş, Gdlyan’ın suçu o dönemde ittifakta hüküm süren duruma yansımıştır.
“Gdlyan ve Ivanov olayı tesadüfen ortaya çıkmamıştır. Bunun için tüm şartlar hazırlanmıştır… Savcılık yapılan zorbalıklardan dolayı onlarla birlikte sorumlu olmalıdır”, denir kitapta.
Yazar kitapta mevcut tüm bilgi ve gerçeklerin onda birini bile kaleme almadığını söyler. Bu itiraf bile Gdlyan ve Ivanov dehşetini hissetmeye yeter. Bu makalede verilen bilgiler ise o bir parçanın onda biri bile değildir.
Eserden alıntılar
“Ülkemiz ne yüksek düzeyde hukuki kültürüyle, ne de hukuki kanunlara kesin uyumuyla hiç öne çıkmamıştır. Aksine ülkemiz aydınlanmadan uzak acımasız gönüllülüğün güçlü baskısı altında daha önce de, maalesef şimdi de eziyet çekmektedir…. Bu sadece şimdiki hayatımıza değil, zamanında Puşkin “Rusya’da kanun yok. Orada sadece bir hakim var. Hakime taç takmışlar”, demişti”.
“Gelişmiş batı ülkelerinde kanun ihlalcileri parlamentodan atılır, böyle saygın organlara yaklaştırılmazlar. Ülkemizde Anayasa ve diğer kanunlara uymayan kişiler rahatça çalışmaya devam ederler”.
“Bir şeye şaşırıyorum: neden bizde hep halk arasında itibarını yitirmiş kişiler birdenbire yüksek makamlara seçiliyor?”.
“Yaygın bilgi gerçeklikten ne kadar uzaksa, o kadar iyi sindirilir, insanlara o kadar çok inanılır”.
“Herhangi bir kişiye karşı, hatta “tanrı”ya karşı bile tanıklık almak Gdlyan ve grubuna hiç zor gelmezdi. Onları halk yargılar, tarih yargılar. Şimdilik onlar iktidar tepesindeyse – bu bizim trajedimizdir, ama halkı uzun süre aldatmak henüz kimsenin elinden gelmemiştir”.
Zuhra Abduhalimova
Telegram’da «Zamin»i takip edin!
Ctrl
Enter
Bir Hata mı buldunuz?
İfadeyi seçin ve Ctrl+Enter tuşuna basın
İlgili haberler