date

İran–İsrail savaşı: gerçek ittifakçılık ve yalnızlık dersleri

İran–İsrail savaşı: gerçek ittifakçılık ve yalnızlık dersleri
Son haftanın dünyada en çok tartışılan olaylarından biri — İsrail ve İran arasındaki doğrudan savaş. Eskiden bu iki devlet arasındaki çatışmalar çoğunlukla vekil güçler (proxy) aracılığıyla olurdu, cephede yüz yüze karşılaşma neredeyse hiç görülmezdi. Fakat bu sefer durum tamamen farklı: vekil güçler yok edildi ve artık iki taraf da sahada, doğrudan karşı karşıya geliyor. Tarihte ilk kez İran, düşmanına karşı yalnız kaldı ve gerçek ittifakçıların değeri nasılmış bunu gösterdi.

Savaş başladığında dünya siyasetçileri ve analistleri her zaman “ittifakçı” kelimesine çok dikkat ederler. Sebebi, hiçbir devlet kendi başına büyük bir savaşı tek başına kazanamaz. Son yıllarda Rusya’nın deneyimi bunun açık örneğidir: Bir zamanlar Sovyetler Birliği gibi güçlü bir devletin varisi olan Moskova, artık komşusuna karşı savaşta silahı hatta Kuzey Kore’den almak zorunda kaldı.

İsrail’in güçlü ittifakçıları ve İran’ın yalnızlığı

Yakın zamanda başlayan İsrail–İran çatışmasında da ittifak konusu tekrar merkeze çıktı. İsrail’e güçlü bir yardımcı olarak ABD katıldı, füzeleri durdurma, istihbarat ve teknik açıdan ciddi destek verdi. Öte yandan İran, tam da böyle zor bir anda tek başına savaşmak zorunda kalıyor. ABD başka bir cephede doğrudan yer almasa da, onun desteği İsrail için belirleyici öneme sahip.

İran ise, özellikle son yıllarda Moskova ile ilişkilerini güçlendirdi, hatta Ukrayna savaşında Rusya’ya drone ve silah sağladı; ama tam da bu belirleyici anda Rusya’dan gerçek bir yardım alamıyor. Bu durum, sadece İran için değil, bölgedeki diğer güçler için de ciddi bir ders oluyor.

Rusya’nın rolünü analiz ediyoruz

İran için Rusya’nın yardımı, öncelikle hava savunma sistemleri ve askeri havacılık alanında çok önemli olurdu. Çünkü İsrail saldırılarından önce İran’ın savunma sistemleri Mossad ajanları tarafından zayıflatıldı, sonuçta İsrail uçakları neredeyse hiçbir engelle karşılaşmadan uçma imkânı buldu. Eğer Moskova modern savunma sistemlerini veya savaş uçaklarını İran’a verseydi, cephedeki durum tamamen farklı olabilirdi.

Fakat Rusya bu hareketi yapmıyor. Birincisi, Ukrayna’daki savaş nedeniyle tüm dikkat ve kaynaklar o cepheye yönelmiş durumda. Donbas ve Ukrayna’nın doğusundaki karmaşık durum, Rusya’nın diğer cephelerde büyük askeri destek verme imkânını azaltıyor. İkincisi, Suriye’de Esad rejiminin çöküşünden sonra, bölgedeki Rusya etkisi de keskin biçimde azaldı. Suriye’deki hava üsleri de fiilen etkisizleşti.

Diplomatik alandaki pozisyonlar ve Kremlin’in tutumu

Sadece askeri yardım değil, diplomatik alanda da Rusya, İran için büyük bir destek olabilirdi. Putin ve Netanyahu’nun kişisel ilişkileri, Rusya’nın Yahudi diasporasıyla bağlantıları dikkate değer. Böyle bir durumda Kremlin, kesin bir pozisyon almakta acele etmiyor — bir tarafta stratejik ortak İran, diğer tarafta ise Yahudi devleti İsrail. Putin, Yahudi halkının trajik tarihi hakkında birçok kez ayrıca vurgulamalar yaptı. Bu nedenle Moskova, bu savaşı kendi savaşı olarak görmüyor ve açık yardımdan kaçınıyor.

Rusya’nın dış politikadaki pasifliği ve nedenleri

Son yıllarda Rusya’nın dış politikadaki pasifliği yeniden göze çarpıyor. 2022’den bu yana Ukrayna ile savaşta ana kuvvetlerini kaybetti. Azerbaycan – Ermenistan çatışmasında Moskova yardım etmek yerine Ermenistan’ı eleştirdi, Karabağ’daki duruma karışmadı. Suriye’deki Esad rejimi de Rusya’nın bölgesel etkisinin azaldığını açıkça gösterdi. Şimdi ise İran–İsrail savaşında Moskova, kendini feda eden bir ittifakçı olarak hareket etmekten vazgeçiyor.

Sonuç: Savaş ve ittifakçılığın gerçek sınavı

Bu olaylar küresel siyasette yeni bir ders: hiçbir devlet, hiçbir lider mutlak bir ittifakçıya tamamen güvenemez, herkes önce kendi çıkarını koyar. Bugün savaş meydanında yardım sözü veren ittifakçı, yarın zor bir günde “ciddi endişe” bildirmekle yetinebilir. Bu yüzden her devlet — İran mı, Ukrayna mı, yoksa başka bir bölge mi — ileriye dönük olarak stratejisini yenilemeli, çıkarlarını kendi gücü ve imkânıyla korumaya hazır olmalı.

İttifakçılığa, sadakate, desteğe ve vefaya güvenilen dönemler geride kalıyor. Yeni gerçek siyaset çağında herkes, öncelikle kendi kaderinden sorumlu. Savaş, gerçek dostlar ve ittifakçılar için bir sınav olduğunu bir kez daha pratikte kanıtladı.
Ctrl
Enter
Bir Hata mı buldunuz?
İfadeyi seçin ve Ctrl+Enter tuşuna basın
Haberler » Dünya » İran–İsrail savaşı: gerçek ittifakçılık ve yalnızlık dersleri