
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, kısa süre önce Amerikalı gazeteci Tucker Carlson’a verdiği röportajda dünya kamuoyunu şaşırtan bir açıklama yaptı: İsrail’in kendisini öldürmeye çalıştığını doğruladı. Onun sözlerine göre, toplantının yapıldığı bölgeye bomba atılmış, ancak bu saldırı başarısızlıkla sonuçlanmış.
"Evet, denediler. Harekete geçtiler, ama başaramadılar," dedi Pezeşkiyan Carlson’a verdiği röportajda, tercüman aracılığıyla konuşurken. Bu röportaj, İsrail ile İran arasındaki 12 günlük savaşın ardından İran Cumhurbaşkanının Batı medyasına verdiği ilk röportajlardan biriydi.
Pezeşkiyan röportajda şunu vurguladı: "Bu ABD değildi. Bu suikast girişiminin arkasında İsrail var. Ben toplantıdaydım… tam olarak o bölgeyi bombalamak istediler," dedi. Böyle bir saldırı hakkında ilk kez ayrıntı verdi, ancak bunun savaş sırasında mı yoksa başka bir zamanda mı olduğunu belirtmedi.
Bu açıklama, ABD eski başkanı Donald Trump’ın daha önce söylediği sözleri akla getiriyor. O, İsrail’i İran’ın 86 yaşındaki Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney’e suikast düzenlemekten vazgeçirdiğini söylemişti. Hamaney neredeyse üç hafta boyunca kamuoyundan uzak kaldıktan sonra yakın zamanda Tahran’daki dini bir törende ortaya çıktı. Önceden ise online olarak çıkışlar yapmış, solgun görünmüş ama güçlü duruşunu korumuştu.
Pezeşkiyan’a suikast girişimi, İsrail’in yalnızca İran’ın askeri ve nükleer kapasitesini zayıflatmak değil, siyasi liderliğini de ortadan kaldırmak niyetinde olduğunu gösteriyor. 12 günlük savaş sırasında İsrail ve ABD, İran’ın üç ana nükleer tesisinin imha edildiğini ve 30’dan fazla üst düzey güvenlik görevlisi ile 11 nükleer bilim insanının öldürüldüğünü açıklamıştı.
Buna rağmen Pezeşkiyan ve dışişleri bakanı Abbas Arakçi kamuoyu önünde serbestçe hareket etmeye devam ediyor. Cumhurbaşkanı Azerbaycan’daki zirveye katıldı, Arakçi ise Brezilya, Mısır ve Moskova’da resmi ziyaretlerde bulundu.
Pezeşkiyan röportajda vurguladı: "Bu savaşı biz başlatmadık ve sürdürmek istemiyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçim sloganım milli birliği ve komşularımızla dostluğu güçlendirmekti."
Nükleer müzakerelere geri dönüş olasılığı sorulduğunda ise şunları söyledi: "Müzakereleri yeniden başlatmaya karşı değiliz. Ama ABD’ye nasıl güvenebiliriz? Ya müzakereler sırasında İsrail’in tekrar saldırmasına izin verilirse?" diyerek şüphelerini dile getirdi.
Ayrıca İran’ın Trump’ı öldürmeye dair herhangi bir planı olmadığını da reddetti. Carlson’un, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) denetçilerinin yeniden İran’a kabul edilip edilmeyeceği sorusuna Pezeşkiyan şöyle cevap verdi:
"Şu anda nükleer tesislerimizin ne kadar zarar gördüğünü bilmiyoruz. Çok ciddi hasar aldılar. Koşullar iyileşirse, denetimi düşünürüz. Ancak UAEA’nın bu uluslararası hukuka aykırı saldırılar karşısında sessiz kalması, İranlılar arasında güvensizlik yarattı."
Bu açıklama şüphesiz uluslararası toplumda büyük yankı uyandıracaktır. İran tarafından açıkça İsrail’e yöneltilen bu suçlamalar, İran-İsrail ilişkilerinde daha fazla gerilime yol açabilir.
Kısacası, Pezeşkiyan’ın açık beyanı, İran’ın güvenlik açısından ne kadar ciddi bir tehdit altında olduğunu ve bölgesel siyasi dengenin ne kadar hassas olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Artık uluslararası siyasetçiler ve analistler, bu gelişmelerin gelecekteki diplomatik süreçlere nasıl etki edeceğini yakından izliyorlar.
Zamin.uz analizine göre, bu olay yalnızca İran’ın iç siyasi istikrarını değil, bölgedeki güvenlik durumunun ne kadar gerginleştiğini de göstermektedir. Artık Batı ve bölge ülkeleri bu krizi hafifletmek için nasıl adımlar atacak — büyük bir soru işareti olarak kalıyor. Telegram’da «Zamin»i takip edin!
Ctrl
Enter
Bir Hata mı buldunuz?
İfadeyi seçin ve Ctrl+Enter tuşuna basın İlgili haberler