Gilgit-Baltistan (GB), son iki yıldır kritik bir durumda kalmaktadır. Ocak 2024'te, bölge genelinde genel bir grev hayatı felç etti. Bölgede binlerce kişi, sübvansiyonlu un fiyatlarındaki ani artışa ve günlük elektrik kesintilerine karşı protesto etti; bazı bölgelerde günde 22 saate kadar elektrik kaybı yaşandığı belirtildi. Hükümet un fiyatını kilogram başına 20 rupi'den 36 rupi'ye yükseltti (daha önce 52 rupi olarak belirlenmesi önerilmişti). Bu karara tepki olarak, "Avami Hissedar Komitesi" liderliğinde tüm ilçelerde mitingler ve toplantılar düzenlendi.
2025 yılının ortalarına gelindiğinde, Pakistan-Çin sınırı üzerinden ticarete bağlı girişimciler sorunu daha da kötüleştirdi. Sust köyündeki oturma sonucunda Karakorum otoyolu 40 gün boyunca kapatıldı ve sınır üzerinden ticaret durduruldu. Düzenleyicilere göre, 200'den fazla kamyon kuru limanda açık havada kaldı ve bu da "milliardlarca" hasar verdi. Yetkisiz vergiye hayır sloganıyla İslamabad'a derin bir protesto uyandırdılar.
Anayasal belirsizlik ve protesto
GB yönetim sistemi uzun zamandır eleştirilmiştir. Çünkü bir eyalet gibi olmasına rağmen, Pakistan anayasasında belirli bir statüye sahip değildir. Bu uygulama, 2009 tarihli bir kararnameyle getirildi ve bu kararnameye göre özerklik sağlandı, ancak anayasal haklar sağlanmadı. Bu belirsizlik, şu anda federal hükümetin yetkileri ve vatandaşların hakları hakkındaki anlaşmazlıkların temelini oluşturmaktadır.
Girişimciler, parlamentoda temsil edilmeyen bir bölgede federal vergilerin meşruiyetinin olmadığını tartışarak sorunu daha da kötüleştiriyor. 2025'teki büyük gösterilerin ardından Federal Vergi Komitesi, Çin'den ithal edilen ve GB'da tüketilen ürünlere uygulanan KDV, gelir vergisi ve özel tüketim vergisini gözden geçirmek üzere yedi üyeli bir komisyon kurdu. Bu, özel bir sistemin gerekliliğinin dolaylı olarak kabul edilmesiydi.
Ancak durum daha da kötüleşti: Ağustos ayında Sust'ta polis ve protestocular çatıştı. Organizatörler gözyaşı akıtı gazı ve şiddet kullanıldığını iddia ederken, yetkililer düzeni sağlamak için bahaneler sundu.
Arazi hakları ve hidroelektrik sorunları
Bölgede arazi hakları konusunda da anlaşmazlıklar var. GB Meclisi'nde muhalefet, Halsa Sarkar yasalarının kaldırılmasını talep etti. Onlara göre, bu yasalar sıradan halkın topraklarından mahrum bırakılmasına ve "etkili kişilere" tahsis edilmesine yol açıyor.
GB ayrıca Pakistan'ın enerji geleceği için önemli olan büyük hidroelektrik projelerine de ev sahipliği yapmaktadır. En önemlisi, Diamer-Bhasha HES'idir (4500 MW; 8,1 milyon dönümlük su depolama kapasitesi), 2028 yılına kadar tam olarak faaliyete geçirilmesi planlanıyor. Ancak bunun sosyal ve kültürel sonuçları çoğunlukla yerel halktan kaynaklanmaktadır. 2018 yılına kadar 14.325 dönümlük özel arazinin devredildiği, 32 köyün, 4.266 hanenin ve 30.350 kişinin taşınması planlandığı bildirildi. Yerliler ise defalarca adil tazminat ve net hidro gelirlerinden ödeme talep ettiler. 2024 yılında GB hükümeti, merkezden haklarını talep etmek için resmen bir karar çıkardı.
İklim Tehditleri ve Demografik Değişim
GB iklim değişikliğine karşı çok savunmasızdır. Mayıs 2022'de, Shishper Buzulu'ndaki bir gölün taşması sonucu Hasanabad Köprüsü yok oldu ve üst Hunza ile bağlantı kesildi. Bu durum, yerel halkın yaşamını daha da zorlaştırdı.
Demografik yön de çatışmalara katılıyor. 2025 itibarıyla, nüfusun yaklaşık %41'i Şii, %30'u Sünni, %24'ü İsmailî ve %6'sı Nurbaşı'dır. Baltistan tarihsel olarak farklı mezhepler arasında barış sağlamıştır. Ancak son yıllarda, ülkenin diğer bölgelerinden gelen yatırımcıların arazi ve ticari binalar satın alması sonucunda yerel sakinler kendilerini dışlanmış hissediyor. Ayrıca, Sünni girişimcileri yerleştirerek "demografik üstünlüğü değiştirme" girişimleri hakkında da iddialar var.
Özet ve BM'ye Çağrı
Gilgit Baltistan bugün anayasal belirsizlik, ekonomik hoşnutsuzluk ve iklim riskleri nedeniyle ciddi bir yönetim krizi altındadır. Parlamentoda temsilci olmayan bir bölgede vergi toplama, arazi haklarındaki adaletsizlik ve hidroelektrik gelirlerinin dağıtımındaki sorunlar büyük ölçekli protestolara neden oluyor.
Bu trajedinin dünya toplumuna duyurulması gerekiyor. Sivil toplum kuruluşları ve insan hakları kuruluşları, Pakistan hükümetine yükümlülüklerini yerine getirmesi için baskı yapmalıdır. 10 Eylül 2025'te düzenlenen BM İnsan Hakları Konseyi'nin 60. oturumunda, GB sakinlerinin durumu ve Cenevre Sözleşmesi'nin 49. Maddesi'nin ihlali konusu açık bir oyla gündeme getirildi. İnsan Hakları Konseyi, bu gerçeği görmezden gelmeyi bırakmalı ve bu savunmasız topluluğu korumak için önlemler almalıdır.
Telegram’da «Zamin»i takip edin!