
İklim değişikliği ve küresel ısınma gibi doğal sorunların başlıca nedeni olarak genellikle ortak atıklar ve endüstriyel faaliyetler gösteriliyor. Ancak uluslararası bir bilim insanları ekibinin yaptığı yeni bir araştırma bu görüşü kökten değiştirebilir. Onlara göre iklim krizi genel bir eğilim değil, dünyanın en zengin sınıfının aldığı özel kararlar ve harcamaların bir sonucu.
Birincil olarak kim sorumludur?
Araştırmaya göre, dünya nüfusunun en zengin yüzde 10'luk kesimi, 1990'dan bu yana kaydedilen küresel ısınmanın yaklaşık yüzde 66'sından sorumlu. Yaşam tarzları, sürekli uçuşlar, yatlar, devasa evler, yüksek tüketim oranları ve büyük miktarda atıklar, Dünya'daki iklim değişikliğinin başlıca nedenleridir.
Özellikle toplumun en zengin yüzde 1'lik kesimi özel ilgiyi hak ediyor. Dünya genelinde aşırı sıcak hava dalgalarını deneyimleme olasılıkları ortalama bir insana göre 26 kat daha fazla. Nature Climate Change dergisinde yayımlanan bilimsel makaleye göre, Amazon yağmur ormanlarında gözlemlenen kuraklıkların 17 kat artması da bu tabakanın aktivitesiyle bağlantılı.
Yatırım, üretimden daha mı risklidir?
İklim üzerindeki olumsuz etki sadece enerji tüketimi ve ulaşımla ilgili değil. Bilim insanları, yüksek yatırım faaliyetinin de küresel ısınmaya önemli katkıda bulunduğunu söylüyor. Yani zenginler birçok durumda karbon emisyonu yüksek sektörlere yatırım yaparak riski artırıyorlar.
Çalışmanın yazarlarından Sarah Shongart bunu şu şekilde açıklıyor:
"Aşırı iklim olaylarının kökenleri yalnızca emisyonlara değil, aynı zamanda toplumun belirli kesimlerinin aldığı kararlara, yatırımlara ve hatta yaşam tarzlarına da bağlıdır. Bu, belirli gruplara sorumluluk yükleyebilir."
Bir çözüm var mı?
Bilim insanları, bu temelde küresel iklim politikasının gözden geçirilmesini öneriyor. Dünyanın en zengin sınıfı için kademeli iklim vergileri getirilmesinin, faaliyetlerinde şeffaflığın artırılmasının ve net hesap verebilirlik mekanizmalarının geliştirilmesinin gerekli olduğuna inanıyorlar.
Çalışmadan çıkan bir diğer önemli sonuç ise şu: Eğer tüm insanlık, dünyadaki en yoksul yüzde 50'lik kesimin emisyonu kadar az emisyon salmış olsaydı, son 30 yılda yaşanan küresel ısınma neredeyse hiç yaşanmamış olacaktı.
Bu, gezegenimizin geleceğini bireysel vatandaşların değil, belirli ilgili grupların eylemlerinin belirlediği anlamına geliyor. İklim değişikliği konusunda gerçek bir değişimin gerçekleşmesi için hesap verebilirliğin tanınması ve pratik önlemlerle desteklenmesi gerekiyor.
Sizce iklim sorunlarının gerçek sorumluları tespit ediliyor mu? Telegram’da «Zamin»i takip edin!
Ctrl
Enter
İlgili haberler