Rusya’nın “Yeni İnsanlar” partisinin lideri Aleksey Neçayev “Bir Sınıfa — Bir Göçmen” inisiyatifiyle ortaya çıktı. Ona göre, sınıfta göçmen çocukların sayısının bir kişiye kadar düşürülmesi ülkede eğitim kalitesini artıracakmış, diye vurguluyor. Teklif, kamuoyunda derhal hararetli tartışmalar başlattı: kimileri bundan düzen ve verimlilik beklerken, başkaları böyle bir yaklaşımı tartışmalı görüyor.
Neçayev’e göre bazı sınıfların yüzde 20–30’u göçmenlerden oluşuyor; bu da uyum sürecini zorlaştırıp hem Rus hem de yabancı çocukların öğrenme verimliliğini düşürüyor, dedi. Yani dil, sosyal ortam ve müfredata uyumdaki güçlükler nedeniyle öğretim sürecinin “yavaşlayabileceğini” vurguluyor. Bu nedenle “göçmen çocukların sınıflara eşit dağıtılması”nın sınıf arkadaşları arasındaki dil bariyerini neredeyse ortadan kaldıracağını ve öğretmenleri epeyce yükten kurtaracağını, “Yeni İnsanlar” lideri ayrıca ekledi: sözde, kaynak dağılımı iyileşirse öğretmenler dikkatlerini herkese eşit biçimde yöneltebilir.
Ne var ki, yalnız kalan çocuğun akıbeti hakkında siyasetçi tek kelime etmedi. Yani “bir sınıf—bir göçmen” uygulamada o tek öğrencinin sosyal duygularına, psikolojik durumuna ve entegrasyonuna nasıl etki edeceği; yalnızlaşma veya damgalanma riskinin ne olacağı konusunda açık bir açıklama getirmedi. Bu da girişim etrafındaki soruları daha da çoğaltıyor.
Müzakere ve mülahazalar
Uzmanlar, dil engellerini azaltmak ve öğretmen yükünü hafifletmenin yerinde bir hedef olduğunu belirtiyor. Ancak bu hedefe ulaşmanın yolları önemlidir: özel dil destek kursları, ek özel ders saatleri, psikolinguistik uyum programları, ders dışı usta-çırak (mentoring) modelleri ve velilerle sistemli çalışma — uluslararası pratikte sınanmış önlemler olarak anılıyor. Böylece entegrasyon kapsayıcı bir ruhla ilerler, çocuklar “ayrıca işaretlenmez.”
Hukuki açıdan da mesele ortaya çıkıyor: sınıf bileşimini millî köken veya göç kaynağına göre sınırlamak, ayrı kota koymak ya da “bir kişi” ilkesini kural hâline getirmek tehlikeli tartışmalara yol açabilir. Eğitim, eşit fırsatlar alanı olmalıdır; demek ki her türlü düzenleme kendiliğinden ayrımcılık kavramına dayanmazsa iyi olur. Ayrıca büyük şehirlerdeki mikro bölgelerin yapısı farklıdır: bazı okullarda göçmen çocukların oranı doğal olarak yüksektir — böyle durumlarda “eşit dağıtım” mekanizmasını hayata geçirmek lojistik, ulaşım ve velilerin rızası gibi karmaşık unsurlar gerektirir.
Öğretmenler açısından bakıldığında, kaynak ve zaman en kıymetli varlıklardır. Sınıfta dil desteği için öğretmen yardımcısı, özel metodolojiler, dijital materyaller ve bireysel öğrenme güzergâhları gerekir. Girişim tam da bu altyapıyla desteklenmezse, “bir sınıf—bir göçmen” kuralı ayrıca örgütsel sorunlar doğurabilir.
Sonuç olarak, Neçayev’in teklifi eğitim sisteminde entegrasyon ve verimlilik konusunu yeniden gündeme getiren bir çağrıdır. Ancak “göçmen çocukları eşit dağıtma” yaklaşımının sosyal-psikolojik sonuçları, hukuki temelleri ve pratik mekanizmaları net çıkarımlar gerektiriyor. En önemlisi — tek çocuğun kaderi, yakın çevresindeki destek, eşit eğitim fırsatları ve kapsayıcı ortama dikkat. Dil engelini kaldırmaya çalışırken yeni duvarlar inşa etmemek — tartışmanın merkezindeki en büyük soru.
Telegram’da «Zamin»i takip edin!