10 alışkanlık: Hayatımızdan çıkarmazsak, bizi mutsuz ederler

Dikkatlice bakarsak, mutlu insanlar mutsuzlar gibi birbirlerine benzerler. Psikologlar, kişiliği ve hayatı size hoş gelen kişiyi gözlemlemenizi ve onun davranışlarındaki özgünlükleri “özümsemenizi” tavsiye ederler. Bunun kötü bir yanı yoktur, böyle psikolojik bir oyunun başkasını taklit etmekle ya da benliği kaybetmekle hiçbir ilgisi yoktur.

Hepimiz biraz “ayna”yız ve iyi olanı yansıtmak iyidir, sonra bu kişiliğimizin uyumlu bir parçası haline gelir. İnsanları mutsuz eden alışkanlıkları öğrenmek ve onları hayatımızdan tamamen çıkarmak için derledik.

Başkalarına göre yaşamak. Çevrenin ne düşüneceğini düşünerek yaşamak ve herkese hoş görünme isteği – nevroz hastalığına götüren doğru yoldur. Bağımlılık sadece çevredeki insanlardan değil, akraba, dost ve yakınların değerlendirmeleri ve bakışlarından da kaynaklanabilir. Bu sizin hayatınız.

Standartlara uymaya çalışmak. Siz, o, herkes eşsizdir! Psikolojik sağlık ve hareket için kendinizi sadece geçmişteki kendinizle karşılaştırabilirsiniz.

Gelecekten korkmak. “Her şey kötü bitecek” türünden “yaşım geçti”, “doğduğun yerde kalacaksın” gibi korkutucu düşünceler nedeniyle ileriye doğru hareket etmeme isteği ortaya çıkar. Eğer bir şeyi yapmak istiyorsanız, olabilecek en kötü durumu hayal edin. Bu durumda nasıl davranırsınız? En kötü senaryo gerçekleştiğinde atacağınız adımları hesaplayınca korku hissi kaybolur.

Çevrenin eleştirisi ve onları değiştirme isteği. Başkalarını eleştirmek ve onların huylarını küçültme isteği kıskançlıktan kaynaklanır. Psikoterapistlere göre, özgüveni düşük olanlar başkalarına nazik sözler söylemekte zorlanır, bunu yaparlarsa kendilerini küçültülmüş hissederler. Çevreyi “değiştirme” konusuna gelince, mutlu insan başkalarının davranışlarını kabul etmek ya da onlardan uzaklaşmayı kendisi karar verir.

İnsanlara güvenmemek. “Güvenme, korkma, sorma!” ve benzeri durumlar çoğunlukla güçlü ve bağımsız kadınların sosyal medya sayfalarında görülür. Sürekli insanların hile yapmasını beklemek ve kişisel istekleri dile getirmeyi ayıp saymak henüz kimseyi mutlu yapmamıştır.

Hayatın adaletsizliğine inanmak. “Benden başka herkes, hatta buna layık olmayanlar bile iyi yaşıyor” türündeki düşünce hayatı zehirleyebilir. Tanıdıklar ve şans olmadığı için para yok, ya da her şey kişinin çocukluğuna bağlı, büyükannesi ona bir zamanlar paranın kötülük olduğunu öğretmiş. Böyle olumsuz düşüncelerden kurtulmanın harika yolu – başkalarıyla kendimizi karşılaştırmayı bırakmak (en azından bir süre için). Kişisel görevlerimize odaklanmak ve kendimizi “şimdi ve burada” hissetmek.

Şikayet ve dedikodu alışkanlığı. Sitem etmek ve hayattan yakınmak hayatı çıkmaz sokağa sokar. Psikologlar basit bir egzersiz önerir – çevrede gerçekleşen her olumlu durumu bilinçli olarak not etmek. Hayatın olumlu yönlerine dikkat etmek düşünceyi tamamen değiştirir. Deneyin!

Her şeyi kontrol etme ihtiyacı. Sürekli her şeyi kontrol etmeye çalışmak hayatı zehirleyebilir. Böyle bir istek çoğunlukla başkalarının davranışlarını doğru algılayamamanın göstergesidir. Belki genel kontrol meraklıları için bu okumak zor olabilir, ama sizin katılımınız olmadan çevredeki hayat mahvolmaz. Bir mola verin ve bunu kendi gözlerinizle göreceksiniz.

İşleri ertelemek. Zamanı değerli kullanmak – başarılı insanların “gizli” bilgilerindendir. Sosyal medyada saatlerce kalmak, işleri ertelemek, uzun süren diziler – bunların hepsi şu anda yapılan işlerin hiçbir sevinç getirmediğini gösterir. Demek ki hayatta bir şeyi değiştirmek gerekiyor.

Kendine aşırı ciddi yaklaşmak. “Beyler, ciddi yüz ifadesi henüz akıl işareti değildir. Dünyadaki tüm aptallıklar tam da böyle yüz ifadeleriyle yapılır. Gülümseyin beyler, gülümseyin!” Grigoriy Gorin’in kaleminden çıkan bu sözler mutlu bir insanın hayata bakışını yansıtır.

Ne dersiniz, bu alışkanlıklardan hangisini kendinizde gözlemlediniz?