date
views 809

Stresin bilmeniz gereken 13 olumsuz etkisi

Stresin bilmeniz gereken 13 olumsuz etkisi

Stres nedir? Öncelikle, bu insanın dış çevre etkisine uyum sağlama tepkisidir. Belirli bir durum veya çeşitli olaylar organizmayı denge dışına çıkarır. Üstelik, bu etkiler hoş veya hoş olmayan olabilir — organizma için önemli değildir. Olağan durumu bozmak stres durumuna yol açar. Bunun nedenleri de çeşitlidir. Her insanın organizmasında çok kişisel ayarlar vardır, bu yüzden bir faktör bir kişiye hiç etki etmezken, diğeri durumu çok şiddetli ve ağır şekilde yaşayabilir.

Amerikalı fizyolog Walter Cannon stresi evrensel bir hayatta kalma tepkisi olarak tanımlamış, bilim insanına göre stres her zaman insan için kötü ve zararlı değildir.

Stresin üç aşaması vardır: mobilizasyon, direnç ve yorgunluk. Genellikle, ilk iki aşama kişiye ciddi sorunlar yaratmaz, ancak üçüncüsü sadece psikolojide değil, somatikte de tehlikeli bozukluklara neden olabilir.

Bazıları birçok hastalığın stres nedeniyle ortaya çıktığını düşünür. Belki çok değildir ama yeterince olduğu kanıtlanmıştır. Stresin etkisinin süresi ve yoğunluğu ile organizma ve ruh hali zayıflamaya başlar. Uzun süreli stresli koşullar çoğunlukla kedere dönüşür ve yaşam ritmini bozar. Çoğunlukla bu, uykusuzlukla seyreden nevroz, anksiyete, depresyon gibi psiko-duygusal hastalıklara yol açar. Zamanla hafıza, dikkat, düşünme gibi bilişsel fonksiyonlar bozulur. Uzun süreli duygusal aşırı yüklenme neredeyse tüm organlar ve sistemleri etkiler.

Aşağıda mesleki ve kişisel stresin olumsuz etkilerini inceleyin.

Grip ve ARVI

Kronik stres durumunda, ateşle birlikte gelen grip, ARVI, tonsillit gibi viral ve bakteriyel enfeksiyonları kapma riski artar.

Migren

Aşırı stres altındayken kaslarımız gerilir. Bu tepki otomatik olarak devreye girer ve vücudu ağrı ve yaralanmadan koruma yöntemidir. Gerilim her zaman gevşeme ile sona erer, ancak stres uzun sürerse kasların sürekli gerilmesi baş ağrısına ve daha ağır bir durum olan migren ataklarına yol açar.

Kardiyovasküler hastalıklar

Fotoğraf: Lisa

Stres kalp-damar ve solunum sistemlerine önemli etkiler yapar, hormonlar (adrenalin, noradrenalin, kortizol) etkisiyle kan damarlarının daralması gözlemlenir, bu da kan basıncını, nabzı ve solunum hızını artırır. Kalp-damar sisteminin bu aşırı çalışması inme veya kalp krizi gibi korkutucu komplikasyonlara yol açar.

Bağımlılık

Uzun süreli stresli koşullar davranış bozukluklarına yol açar — alkol, uyuşturucu, beslenme düzeninin bozulması gibi.

Uykusuzluk

Stres altında psiko-duygusal gerilimin artması uykusuzluğa neden olur. Kişide uyuma isteği ve yorgunluk vardır, ancak uyku gelmez — rahatsız edici düşünceler, şimdiki, geçmiş veya gelecek hakkında döngüsel derin düşünceler uykuya dalmasını engeller.

Birkaç zaman sonra, endişeli düşünceleri uyku başlangıcını engellemeye başlar: “Uyumak için çok az zaman kaldı, hemen uyumalıyım, neden uyuyamıyorum?” Ancak uyusanız bile uykunun normal derinliğine ulaşamazsınız ve yüzeysel, sığ uykuda kişi her türlü gürültüden kolayca uyanır, çevreyi ve zamanı kontrol eder. Bu bozukluklar “psikofizyolojik uykusuzluk” olarak adlandırılır ve genellikle aşağıda tanımlanan diğer sorunların oluşması için temel oluşturur.

Astenia

Çoğunlukla asteniyi yorgunlukla karıştırırız, oysa bunlar iki farklı durumdur. Yorgunluk işten sonra ortaya çıkar — zihinsel veya fiziksel — bu bize dinlenmemiz gerektiğini gösteren fizyolojik bir durumdur. Dinlendikten sonra yorgunluk geçer. Asteniyse dinlendikten sonra bile geçmeyen bir durumdur ve hastayı sabah uyandıktan sonra ve gün boyunca rahatsız eder. Astenia uzun süren psiko-duygusal aşırı yüklenme, dinlenme mekanizmalarının bozulması hakkında sinyaldir — beyin yorgundur ama dinlenemez çünkü sürekli stres halindedir. Astenia doktor ziyareti, ilaç kullanımı veya ilaçsız tedavi gerektiren psikoterapi gerektiren sendromlardan biridir.

Kilo değişimi

Genellikle her zaman astenia veya depresyonla birlikte gelir. Kilo değişimi hem artış hem de azalış şeklinde olabilir, her ikisi de psikolojik nedenlerle bağlantılıdır. Kilo değişiminde önemli noktalardan biri uyku bozukluğudur. Uyku sırasında gereken süre ve kalitesi sağlanırsa, kan şekeri ve glukoz metabolizmasının diğer göstergeleri düşer. Uyku bozuksa, gece kan şekerinde gerekli düşüş olmaz. Bu da kilo değişimi (çoğunlukla artış) ve insülin direnci oluşumu, sonunda diyabet için zemin hazırlar.

Arteriyel hipertansiyon

Stresten dolayı tansiyon yükselir mi? Evet. Normal durumda uyku sırasında sadece glukoz metabolizması düşmekle kalmaz, kan basıncı da düşer, ayrıca kalp atış hızı yavaşlar. Uyku kalitesi yeterli olmayan koşullarda gece boyunca basınç ve nabız düşmez, bu da arteriyel hipertansiyon oluşumu için zemin hazırlar. Gün içinde aşırı psiko-duygusal stres de kan basıncının yükselmesine yardımcı olur. Böylece stres seviyesini düşürmek sadece yaşam kalitesi için değil, ciddi kronik hastalıkların gelişimini önlemek için de önemlidir.

Şeker hastalığı

Şeker hastalığı çoğunlukla kronik stresin doğrudan sonucudur. Kilo artışı, şeker metabolizmasındaki değişiklikler, insülin direnci, uyku bozukluğu uzun süreli stresin tipik belirtileridir ve göz ardı edilmemelidir.

Mide ve on iki parmak bağırsağı ülseri

Bu ülserler çoğunlukla kronik stres altında gelişir, doğrudan sonucudur: sürekli psiko-duygusal stres mide salgısının değişmesine yol açar ve kronik gastrit oluşumu için zemin hazırlar. Yanlış ve düzensiz beslenme alışkanlıkları eroziv gastrit, mide ülseri ve on iki parmak bağırsağı ülseri gelişme riskini artırır. Ayrıca en yaygın hastalıklardan biri IBS (irritabl bağırsak sendromu)dur.

Depresyon

Fotoğraf: Lisa

Depresyon herkesin bildiği gibi görünür, ancak aslında her zaman kişinin fark edemediği çok sinsi bir durumdur ve duygusal stresin sonuçlarından biridir. Öncelikle, depresyonun sadece ruh halinin düşmesi olmadığını unutmamalıyız. Çoğunlukla kişi ruhsal çöküntü yok sanır çünkü ruh hali değişmez. Ancak depresyon başka belirtilerle de kendini gösterebilir — güçsüzlük, özellikle sabah bir işe başlamakta zorluk, hafıza ve dikkat kaybı gibi. Bu durumda kişi genellikle kendini toparlaması gerektiğini, her şeyin iyi olacağını düşünür. Eğer kişi depresyondan önce uzun süre psiko-duygusal stres yaşadıysa, depresyonu yorgunlukla karıştırır. Yukarıda belirtildiği gibi yorgunluk dinlenmeyle geçer.

Depresyonun ilk belirtilerini kendinizde fark ederseniz doktora başvurun. Depresyon belirtileri:

  • Uykusuzluk, diğer uyku sorunları.
  • Uzun süreli yorgunluk, güç kaybı hissi.
  • Sinirlilik artışı, huzursuzluk.
  • İştahta belirgin değişiklik.
  • Kendini değersiz hissetme.
  • Suçluluk duygusu, kendinden nefret etme.
  • İntihar düşüncelerine yol açabilecek umutsuzluk hissi.

Tikler (istem dışı hareketler)

Çoğunlukla tikler çocuklarda gelişir ve bu çocuk beyninin işleyişinin özgün özellikleriyle ilgilidir. Böyle durumlarda, duygusal stres altında, örneğin ailede veya okulda zor bir durumda, çocukta belirli bir hareketi yapma isteği ortaya çıkar (omuz silkme, göz kırpma, başını çevirme, yumruklarını sıkma veya açma, ellerini sallama vb.) veya ses çıkarma (öksürük, koklama veya diğer sesler). Eğer çocukta tikler ortaya çıkarsa nörolog ile iletişime geçilmelidir.

Hafıza bozukluğu

Genellikle stresle birlikte olur ve doğrudan onunla, astenia, anksiyete, depresyon ve uyku bozukluklarıyla bağlantılıdır. Çoğunlukla hafıza bozukluğu çoklu görev yapma, karışıklık ve zihinsel görevleri hızlı yapmada zorluklarla birleşir. Bu belirtileri azaltmak için öncelikle stresten uzaklaşmak gerekir.

Ctrl
Enter
Bir Hata mı buldunuz?
İfadeyi seçin ve Ctrl+Enter tuşuna basın
Haberler » Yaşam » Stresin bilmeniz gereken 13 olumsuz etkisi