date
views 2 252

«Bulunan – bulanıkındır!» ya da Kore'de parasını kaybeden Özbek hikayesi

«Bulunan – bulanındır!» ya da Kore’de parasını kaybeden Özbek hikayesi
– Yakınlarda sokakta yürürken önümde giden iki genç yerde bir miktar para buldu, – diye anlatıyor bir esnaf kardeşimiz. – İkisi de sevinçli, parayı alıp “Kimin, kimin? Artık benim” diye bağırarak yoluna devam etti.

Ben şaşırdım. O koridorun önünde ya da yakınında bulunan dükkanlara veya insanlara sorup sahibini bulmak gerekmez miydi?! Acaba başkasının hakkına saygı göstermeyen, helal-haram farkını bilmeyen bir nesil mi yetiştirdik?!

Düşüncelerimle kendi dükkanıma ulaştım. Yan dükkanda çalışan gençler Kore’de çalışmışlar. Onlar benim sözlerimi duyunca, bu konudaki kendi hikayelerini anlattılar.

Kore’nin büyük şehirlerinden birinde çalışıyordum. Bir gün büyük bir süpermarketten evime dönerken cebimde param yoktu. Birkaç gün sonra yine o süpermarketin yoluna düştü. İçeri girip sorumlu personellerden birine “şu gün paramı kaybetmiştim, acaba biri bulup almadı mı?” diye sordum. Doğrusunu söylemek gerekirse, ona soruyordum ama içimde “aptal, bu parayı biri alıp keyfince harcıyordur” diye bir düşünce vardı. Sorumlu kişi bana bakıp masasının çekmecesinden paramın konduğu cüzdanımı verdi. Şaşkınlıkla alıp açtım. Param ne kadarsa aynen duruyordu. Kardeşim, Koreliler Müslüman değil ama başkasının hakkını yemezler”.

Onun sözlerini duyan arkadaşı da başından geçen olayı anlattı.

Ben de kaybettim. Sadece paramı değil, belgelerimi de kaybettim. İlginç olan, ben sokakta düşürmüşüm. Belgelerimi nasıl düzelteceğim diye kafamı karıştırdım. Birkaç gün sonra kaldığımız yerin kapı zili çaldı. Çıktım, bir polis duruyordu. Göçmenlerin, özellikle Özbek göçmenlerin korktuğu polis. Belgesi olsa da olmasa da polisin gözüne görünmemeye çalışır. Polis kim olduğumu sorup araştırdıktan sonra elime belgelerimin olduğu naylon poşeti verdi. Sonra öğrendik ki, biri bulup polise teslim etmiş. İçindeki kimlik kartımdan adresimi tespit edip arayıp getirmişler. Şaşırdım, poşet de benim, içindeki paralardan bir kuruş azalmamış, belgelerim de duruyor. Teşekkür edip, elimde olmayan bir sevinçle ayrıldım. Eğer bu durum bizde olsaydı, bulan kişi parasını alıp bir yere atardı”.

Elbette, başkasının hakkına ihanet etmeyen vatandaşlarımız da çoktur. Ancak mesele genel olarak ele alındığında gençlerin sözleri daha doğru görünüyor.

Bulunan şey kimin olur? Bulunan malı bulan kişi kendine alabilir mi? Bunun hükümleri nasıl? Bu sorularla hocamız Mubashshir Ahmad’a başvurduk.

Bulunan şeyler eskiden camilerde veya kamu alanlarında ilan edilirdi. Şimdi internet veya diğer kitle iletişim araçlarında ilan edilmesi uygun olur. Eğer o ilan üzerine biri bulunan malın kesin özelliklerini tarif ederse, geri verilir. Sahibi bulunamazsa, bulunabileceği süre kadar beklenir. O süre geçtikten sonra da sahibi bulunmazsa, bulunan mal ihtiyaç sahibi birine verilir. Bulan kişi ihtiyaç sahibi ise kendisi de alabilir. Tek şart: sahibi çıkarsa, başkasına vermiş olsa da, kendisi kullanmış olsa da sorumlu olur, yani geri vermesi gerekir. Eğer sahibi bulunmazsa, bulunan mal sadaka yerine geçer, – diyerek meselenin şer’i hükmünü açıkladı hocamız Mubashshir Ahmad.

Yoqub Umar
Ctrl
Enter
Bir Hata mı buldunuz?
İfadeyi seçin ve Ctrl+Enter tuşuna basın
Haberler » Yaşam » «Bulunan – bulanıkındır!» ya da Kore'de parasını kaybeden Özbek hikayesi