
Fotoğraf: Getty Images
Gardırop kapısını açtığınızda hangi duyguları hissedersiniz? Bunu fark ediyor muyuz bilmiyoruz ama kıyafetlerin durduğu dolabı açtığımızda duygular açısından oldukça zengin oluruz. Birkaç gün önce alınan şık bir elbise heyecanı, tam oturan bir kot pantolonda öfke hissini yaşarız. Merhum büyükannemizin ördüğü kazak hüzün, oldukça pahalı alınmış ve etiketi hala üzerinde duran lüks palto suçluluk duygusuna sebep olur. Farklı duyguları hissetmek için gardırobu açıp bakmak yeterlidir. Psikolojiye ilgi duyan stilistler wardrobe wellness konsepti hakkında bilgi vererek anlatıyor.
- “Gardırop, kişinin kendi hassasiyetini hissedebileceği yerdir,” diyor müşterilerine dolapları üzerinden duygusal dengeyi değerlendirmelerine ve rahatsız edici tetikleyicileri belirlemelerine yardımcı olan gardırop-velnes uzmanı Ennmari O’Connor. “Genellikle gardırop evin en gizli odasıdır — yatak odasında bulunur ve içindeki eşyalar birçok anıyı hatırlatır.”
Gardırop-velnes, moda endüstrisine ait yeni bir konsepttir. Kuralları oldukça basittir ancak “temizlik” sonucunda olumlu değişikliklere yol açabilir. Diyelim ki bir kadının giydiğinde kendini güzel ve zarif hissettiği bir elbisesi asılı duruyor. O, harika günlerde o duyguları tekrar yaşamak umudundadır. Başka bir kız ise gardırobunun kapılarını açtığında, bedenine uymadığı için giyemediği kıyafetler görebilir. Ama bir gün zayıflayacağına inanır. Bazı şeylerden vazgeçemememizin birkaç nedeni olabilir.

Fotoğraf: Marie Claire
Örneğin, eşyaları saklamamızın nedeni onları yeterince giymediğimiz için kendimizi suçlu hissetmemiz ya da bedenimizdeki değişikliklerden utanmamız olabilir.
Ailemiz, arkadaşlarımız ya da hayatımız kökten değişmeden önce kim olduğumuzu hatırlatan şeyleri saklayabiliriz.
“Bu esansiyalizm,” diyor “Moda Psikolojisi” kitabının yazarı Profesör Karolin Meyr. Nesnenin özü, şu anda fizyolojik özellikleri veya işlevi değil, tam olarak ilişkililikle ilgilidir. Nesne kimi ya da neyi hatırlatıyor? Bu duyguların tümü özgün bir bağ oluşturduğunda gerçekleşir. Bu, küçük detaylarla bile olabilir. Kıyafetlerde şöyle olur — bluz size annenizi hatırlattığı için onu saklamak önemli olur.
Klinik depresyon yaşayan kişiler görünüşlerinin nasıl olduğuyla ilgilenmezler. Ancak hüzün, kendini yorgun, dolu ya da yaşlı hissetmek gardıroptaki kıyafetlere bağlı olabilir. Giydiğimiz şeyler kim olduğumuzu ifade eder, bu yüzden kıyafetler umut ya da umutsuzluğun sembolü olabilir. Uzmanın vurguladığı gibi, kıyafetlerin bizim için neyi simgelediğini anlamayı öğrenmek önemlidir.
“Geçmişle ya da gelecek değil, şimdi ile yaşamak gerekir. Geçmişin sembolü olan şeyler şimdiyi hissetmeye engel olur. Sağlığında sorun yaşayan ve kıyafet bedeni 8’den 16’ya değişen bir kadınla çalıştım. İyileştikten sonra 12 beden kıyafet giymeye başladı ama eski beden modellerini her ihtimale karşı sakladı. Bu kadın için korkunç bir olay ve günlük bir sorun haline gelmişti. Günlük olarak sadece kıyafet seçemiyordu. Kendini kötü görmek ve mevcut “ben”ini böyle cezalandırmanın ne anlamı var?” diyor Ennmari O’Connor. Size uymayan kıyafetlerden kurtulmak, kilo verme fikrinden vazgeçtiğiniz anlamına gelmez.
Ayrıca, bu hayatınızı kolaylaştırır. Gardırop açıldığında, içinde istediğiniz herhangi bir kıyafeti seçebileceğinizi bilirsiniz. Ayrıca kendinizi çok iyi hissedersiniz. Who What Wear sitesinin editörü Hanna Almassi’nin vurguladığı gibi, “duygusal ayrışma” (ayırma, temizleme) fiziksel hareketle — gözden uzaklaştırmak, kalpten çıkarmakla başlamalıdır.
Ancak aynı zamanda şöyle ekliyor: “Kıyafetlere karşı duygusal bir bağım var ve gardırobumda çok fazla var. Kimseye uymayan kıyafetleri sevmez ama benim Aquascutum vintage eteğim ya da 70’lere ait tulumum var ve sadece bundan mutluyum. Bugün bana uymasa bile onlar benim kişisel tarihimden küçük bir parça,” diye belirtiyor.
“Benim için gardırop-velnes, kendimi cesur, kararlı ve bugünü kabul etmeye hazır hissetmemi sağlayan bir kavramdır,” diyor Almassi.
Profesör Meyr editörün görüşüne katılıyor: günlük giyilen ve hatıra olarak saklanan kıyafetler arasındaki farkı anlamak önemlidir. “20 yaşımdayken kulüplere giderken giydiğim bir ya da iki elbisem var. Benim için onlar o zamanki mutlu anları hatırlatıyor. Ama şimdi hayatım farklı ve o zamandan beri çok şeyin değiştiğini kabul ediyorum. O kıyafetler kutuda, gardıroptan uzakta duruyor ve her gün ruh halimi etkilemiyor. Bazen onları alıp gülümseyerek ne kadar kötü şeyler giymişim diye düşünüyorum.” Telegram’da «Zamin»i takip edin!
Ctrl
Enter
Bir Hata mı buldunuz?
İfadeyi seçin ve Ctrl+Enter tuşuna basın İlgili haberler