
Fotoğraf: «Domashniy ochag»
Su, gezegendeki en önemli kaynaklardan biridir ya da en önemlisi denilebilir. İnsan vücudunun %80'i sudan oluşur. Bu yüzden mümkün olduğunca çok su içilmesi tavsiye edilir, günde en az 2 litre. Su önerilen miktardan az içilirse, bunun olumsuz etkileri hakkında da birçok bilgi verilmiştir. Peki gün boyunca çok su içilirse, bu vücuda nasıl etki eder?
Vücudun bazı organlarında ne kadar su olduğu hayal bile edilemez. Örneğin, akciğerde suyun %90'ına kadar, beyinde ise yaklaşık %75'i bulunur.
Su, besin maddelerinin taşıyıcısıdır
Su metabolizmada aktif rol oynar. Kan dolaşımıyla birlikte dolaşarak, besin maddeleri ve oksijeni vücudun tüm organlarına ve bölümlerine ulaştırır. Yani su eksikliği durumunda vücut sadece susuz kalmakla kalmaz, aynı zamanda besin maddelerinin eksikliği ve oksijen ihtiyacından da zarar görür.
Kan %80 oranında sudan oluşur. Su eksikliği öncelikle kana etki eder, bu da kanın yoğunluğunu artırır. Elbette bu iyi bir şey değildir: tromboz, varis ve hatta inme ve kalp krizi riski artar.
Su toksinleri atar
Ter ve idrar yoluyla vücuttan tüm zararlı maddeler, toksinler ve artıklar atılır. Eğer vücutta bunlar için yeterli su yoksa, parçalanmış ürünler birikmeye başlar. Bu durum zehirlenmeye bile yol açabilir.
Su sindirimde rol oynar
Su sindirim sürecine tam olarak eşlik eder. Tükürük oluşumunda rol oynar, mukozanın nemi ve yiyeceklerin parçalanma kalitesi su miktarına bağlıdır. Su eksikliğiyle sindirim enzimlerinin üretimi yavaşlar, mide-bağırsak sistemi yavaş çalışır, yarı sindirilmiş yiyecek bağırsaklarda dolaşarak iltihaplanmaya neden olur.
Su eksikliğinin bir diğer sonucu: mide suyu daha asidik ve çok konsantre olur. Bu da yüksek asitli gastrit ve hatta mide ülserine yol açabilir.
Vücudun termoregülasyonu suya bağlıdır
Susuzlukla ilgili sorunlar yaşamayan kişiler hem sıcağa hem de soğuğa daha kolay dayanır. Çünkü su termoregülasyonda rol oynar, soğuk havalarda ısıyı korumaya ve sıcak havalarda ısı kaybını önlemeye yardımcı olur.
Eklemler sağlığı için önemlidir
Artrit ve artrozun gelişim süreci karmaşıktır, ancak büyük ölçüde basit su eksikliğine bağlıdır. Vücutta su yetersizse, mevcut su otomatik olarak beyin, kan, kalp, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarına harcanır.
Eklemlere ise kalan su ulaşır. Sonuç olarak eklem dokusu elastikiyetini kaybeder, sertleşir ve eklem fonksiyonları için önemli olan sıvı miktarı azalır.
Su cildi kırışıklıklardan korur
Bu organ da artık prensibine göre su ile beslenir. Bu yüzden susuzluk gözlemlenir. Nem oranı yeterli olmayan cilt hızla elastikiyetini ve güzel rengini kaybeder, kırışıklıklarla kaplanır.
Cildin yanı sıra saç ve tırnaklar da su eksikliğinden zarar görür. Tırnaklar zayıf ve kırılgan olur, saçların rengi solgunlaşır, dökülür ve kırılır.
Gün boyunca çok su içilirse vücutta ne gibi değişiklikler olur?
Ancak her şeyde olduğu gibi ölçüyü bilmek gerekir. Çok fazla su içmek ve hatta hızlı içmek vücuda zarar verebilir. Böbrekler saatte 0,8—1 litreyi aşmayan sıvıyı atabilir. Bu yüzden kısa sürede 3 litreden fazla içilerek su rezervi doldurulursa, vücutta aşırı hidrasyon belirtileri ortaya çıkabilir.
Bu durum kilo artışı, şişlik, kan basıncının yükselmesi ve en önemlisi böbrek, kalp ve akciğer gibi iç organların fonksiyon bozukluğuna yol açar. Fazla su kandaki elektrolit konsantrasyonunu düşürür. Bu özellikle hücre içi ve dışı sıvılar arasındaki dengeyi sağlayan sodyum için geçerlidir.
Günde ne kadar su içilmeli?
Kesin ve tek bir standart yoktur. Çünkü herkes aynı standartla ölçülemez. Günümüzde diyetisyenlerin çeşitli önerilerine göre, suyun günlük dozu vücut ağırlığına göre kilogram başına 30 ila 50 mililitre arasında değişir. Yani bu öneriler ortalama hesaplanırsa, 60 kilogram ağırlığında bir kişi günde yaklaşık 2,4 litre su içmelidir. Erkeklere günde 2,5—3,7 litre, kadınlara ise 2—2,7 litre su içmeleri tavsiye edilir.
Vücutta su eksikliği nasıl anlaşılır?
En basit ve doğal gösterge susuzluktur. Bu, vücutta en değerli kaynağın azaldığını anlamak için yeterlidir. Ancak bilinmelidir ki, susuzluk vücut neminin yaklaşık %1-2'si kaybedildiğinde ortaya çıkar ve bu susuzluğun ilk belirtisidir.
Vücuttan %2 sıvı kaybı olduğunda kişi şiddetli susuzluk hisseder, %10'a kadar kayıpta baş dönmesi görülebilir, %12 kayıpta ise acil tıbbi müdahale gerekir.
Susuzluğun temel belirtileri: idrarın koyulaşması ve günlük miktarının azalması, baş ağrısı, yorgunluk ve halsizlik, ağız kuruluğu ve cilt kuruluğu, kalp atış hızının artması ve kan basıncının düşmesidir.
Susama hissi olmasa da su içmek gerekir mi?
Elbette gerekir, susama vücudun susuzluk seviyesinin ilk sinyalidir. Fiziksel aktivite yapılıyorsa, çok yürünüyor ve sürekli stres varsa, daha fazla su içilmelidir.
Kahvaltıdan 30 dakika önce güne bir veya iki bardak su ile başlamak tavsiye edilir. Gün boyunca suyu yavaş yavaş, küçük yudumlarla içmek gerekir. Ancak yatmadan önce su içmeyi bırakmak gerekir. Bu sırada lenf dolaşımı yavaşlar, sıvı birikir ve sabah şişlikle uyanma riski vardır. Ayrıca diyetisyenler ılık su içmeyi önerir. Ilık su soğuk sudan çok daha iyi emilir. Vücut onu sindirmek için daha az enerji harcar. Telegram’da «Zamin»i takip edin!
Ctrl
Enter
Bir Hata mı buldunuz?
İfadeyi seçin ve Ctrl+Enter tuşuna basın