İstanbul gecesi. “Başakşehir” sahasında maçın bitişiyle birlikte tribünlerin önünde farklı bir an başladı: Eldor Şomurodov elindeki küçük cihazı kenara itti ve doğrudan genç taraftarlara yöneldi. Turuncu formalı çocuklar, ellerinde kulüp atkıları ve millî bayraklar bulunan seyirciler bir anda öne atıldı. Eldor onları tek tek bağrına bastı, tokalaştı, birinin omzuna elini koydu — stadyumdaki hava daha da yükseldi.
Karelerde görülen manzara samimi: çocukların gözleri parlıyor, sevinçle dolup taşmış; büyükler ise telefonlarını kaldırıp bu anı kaydetmeye koşuyor. Birkaç çocuk Eldor’a sarılıp onunla el ele fotoğraf çektirmeyi başarıyor — sevinç sınır tanımıyor. Güvenlik görevlileri ve kulüp çalışanları yan tarafta dursa da, böylesi sıcak temasa yol açıp çocuklara yıldızlarına yakından “selam” deme imkânı verdi.
Şomurodov’un bu hareketi basit bir jest değil, büyük bir anlamdır. O, sahadaki emekten sonra bile taraftarı en önemli ortak olarak görüyor. Genç nesil için ise bu, futbolu daha da sevdirecek; emek ve disipline çağıran büyük bir motivasyondur. Çocukluk hayali — idolüyle bir metre mesafede el sıkışmak — bu gecede gerçeğe dönüştü.
Taraftarlar için bu tür anlar maç sonucundan bile değerlidir. Çünkü stadyum sadece goller ve skor değildir; orada sevgi, saygı ve ilgi de vardır. Eldor’un tribün önüne gidip çocukları kucaklaması tam da bu değerlerin canlı bir ifadesi oldu. Bu yüzden karelerdeki sevinç, gülüş ve heyecan bir futbolcunun insani yaklaşımının ne kadar büyük etki yaratabildiğini gösteriyor.
Kısacası, İstanbul’daki bu gece şu düşünceyi bir kez daha doğruladı: “Elbette sahadaki mücadele onurdur, taraftara sevgi ise ödüldür.” Çocuklar için unutulmaz bir gün, Eldor içinse taraftarların kalbine bir adım daha yaklaşma; işte böyle parlak anılar futbolu daha da güzel kılar.
Telegram’da «Zamin»i takip edin!