Taşkent vilayetinde meydana gelen suç olayı, aile içi şiddetin ne kadar ağır sonuçlara yol açabileceğini bir kez daha gösterdi. Geçici bir tartışma ile başlayan ilişki sorunu, maalesef genç bir insanın hayatıyla sona erdi.
Yüksek Mahkeme basın servisinin verdiği bilgiye göre, Akkurgan ilçesinde yaşayan 37 yaşındaki bir erkek, 23 yaşındaki hamile eşiyle anlaşmazlık nedeniyle ciddi bir kavga yaşamıştır. Genelde karşılıklı anlaşmazlık veya duyguları kontrol edememek olarak değerlendirilen durum bu kez trajediyle sonuçlandı: erkek büyük öfke içinde eşini defalarca dövdü.
Soruşturma verilerine göre, kadın aldığı fiziksel darbeler sonucu komaya girmiş ve bir haftadan fazla bir süre boyunca reanimasyon koşullarında doktor gözetiminde tutulmuştur. Ancak verilen tüm tıbbi yardımlara rağmen, yaşam savaşı kaybedildi — genç kadın hastanede hayatını kaybetti.
En acı olanı, kadının hamile olmasıydı — anne olmaya hazırlanıyordu, hayatının yeni bir aşamasına girmek üzereydi. Erkeğin bu davranışı yalnızca eşinin değil, doğmamış çocuğunun hayatını da sona erdirdi.
Yüksek Mahkeme’nin açıklamasına göre, sanık, Ceza Kanunu'nun 126-1. maddesi 8. fıkrası “b” ve “g” bentleri uyarınca — yani "hamile olduğu fail tarafından bilinen kadının, ailevi (ev içi) şiddet temelinde öldürülmesi" suçu ile suçlu bulunmuştur.
Mahkeme tarafından 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezanın toplum tarafından ağır ancak adil olduğu değerlendirilmektedir. Devlet böylece aile içi şiddetin hiçbir biçimine tahammül etmeyeceğini bir kez daha vurgulamış oldu.
Vatandaşlar arasında sağlıklı aile ortamının sağlanması, eşler arasında karşılıklı saygı, anlayış ve iletişimin ön planda tutulması gerektiği bu tür olaylarla bir kez daha netleşiyor.
Hukukçular ve psikologlar, aile içi ilişkilerde şiddetin ilk belirtilerinde kayıtsız kalmamak ve kolluk kuvvetlerine başvurmanın çok önemli olduğunu vurguluyor. Çünkü her geçen gün bir hayatı etkileyebilir.
Yetkili kurumlar, toplumda aile içi şiddete karşı mücadelenin artırılması, özel yasalar ve pratik tedbirlerle bu tür suçların önlenmesinin önemine bir kez daha dikkat çekmektedir.
Hatırlatmak gerekir ki, son yıllarda Özbekistan'da kadın haklarını koruma, aile içi şiddeti tespit etme ve önleme yönündeki yasal altyapı güçlendirilmiştir. Ancak bu tür olaylar, hâlâ günlük yaşamda yeterince önlenemediğini göstermektedir.
Sonuç olarak, bu trajedi yalnızca bir ailenin değil, tüm toplumun kalbini sarstı. Eğitim, hukuk bilinci ve empati — yalnızca bunlarla gelecekte bu tür olayların önüne geçebiliriz. Telegram’da «Zamin»i takip edin!
Ctrl
Enter
Bir Hata mı buldunuz?
İfadeyi seçin ve Ctrl+Enter tuşuna basın İlgili haberler
