Kendi iç dünyamız, "gölge" olarak adlandırılan kısmımız hakkında düşünce

Çoğu zaman masum, hatasız, mükemmel bir imaj yaratmaya çalışırız. Ancak, her birimizde karanlık taraflar, gizli korkular, şüpheler ve çözülmemiş sorunlar vardır. Onlardan kaçmaya, unutmaya ya da kendimizi unutmuş gibi davranmaya çalışırız. Aslında, tam da bu "gölgelerimiz" gerçek kimliğimizi gizler.

Düşünün, bir odada oturuyorsunuz. Odanın bir ucu aydınlık, diğer ucu karanlık. Siz hep ışığa yönelir, karanlıktan kaçarsınız. Ama karanlıkta ne olduğunu bilmezsiniz, belki orada bir hazine vardır? Belki aradığınız şey tam da o karanlıktadır?

Aynı şekilde korkularımız, şüphelerimiz ve çözülmemiş sorunlarımız karanlık odanın kapalı kapıları ardında olabilir. Onlardan kaçtıkça, üzerimizdeki hakimiyetleri artmaya devam eder.

Örneğin, insanlara ya da kalabalık içinde konuşmaktan korkan (örneğin ben) birisi olsun. O hep bu korkusunu gizlemeye, ondan kaçmaya çalışır. Ancak bu korku hayatını sınırlar, yeni fırsatlardan mahrum bırakır. Eğer bu korkuyu kabul eder, nedenlerini anlarsa ve onunla çalışırsa, tam potansiyelini açığa çıkarabilir.

Bir başka örnek verelim: Öfkesini gizleyen birisi var. Öfkesini göstermekten korkar ve onu içinde sürekli tutar. Bu ise sağlığına ve başkalarıyla ilişkilerine olumsuz etkiler yapar. Öfkesini kabul etmek ve onu sağlıklı bir şekilde ifade etmeyi öğrenmekle bu sorunu çözebilir.

Aynı şekilde birine karşı sempati, sevgi ve aşkını ifade edemeyen insanlar vardır (özellikle bizim gibi toplumlarda "UTANÇ" sendromu ya da toplumun belirlediği ahlaki roller nedeniyle). Duygularını kabul etmekten korkar çeşitli bilinçli ve bilinçsiz sebeplerle. Aslında önce kendisi için kabul edip neden böyle olduğunu anlasa, kendini kontrol etmek de o kadar özgür olurdu.

Kendi "gölge" yönlerimizi kabul etmek zayıflık değil, aksine güçlülük işaretidir. Bu, kendimizi tam anlamamız ve kabul etmemize, içimizle uyum sağlamamıza yardımcı olur. Kendini tamamen kabul eden kişi hayatta mutlu, dolu dolu kaliteli bir yaşam sürebilir ve başarılı olabilir.

Bu konuda siz neler düşünüyorsunuz ya da hayatınızda buna dair hangi örnekler oldu?