Dünya bilim insanları bir kez daha insanlığı ciddi bir tehlike konusunda uyardı. Kanada'nın McGill Üniversitesi araştırmacıları tarafından hazırlanan son bir rapora göre, sera gazı emisyonları mevcut hızda devam ederse, deniz seviyesinin yükselmesi küresel bir ekolojik felakete dönüşebilir.
Raporda, önümüzdeki yüz yıl içinde deniz seviyesinin önemli ölçüde yükselmesi ve bunun sonucunda kıyı şehirlerinin kademeli olarak su altında kalması beklendiği belirtiliyor. Bu tür ekonomik zarar, milyonlarca insanın yaşam alanını kaybetme riskini de oluşturabilir.
Bilim insanlarının bulgularına göre, özellikle Afrika, Güneydoğu Asya ve Güney ve Orta Amerika'daki şehirler büyük bir risk altındadır. Analizler, bu bölgelerin yoğun nüfuslu olduğunu ve küçük bir selin limanlara, sanayi bölgelerine ve kültürel miras alanlarına büyük zarar verebileceğini göstermektedir.
Çalışmanın sonuçlarına göre, incelenen bölgelerde 840 milyondan fazla binanın 136 milyonu, 2100 yılına kadar deniz seviyesinin yaklaşık 20 metre yükselmesi nedeniyle doğrudan zarar görecek. Bu, yalnızca binaları değil, aynı zamanda büyük altyapı sistemlerini, enerji santrallerini ve ulaşım ağlarını da tehlikeye atıyor.
Profesör Eric Galbraith, iklim değişikliğinin ve su seviyesinin yükselmesinin insan yaşamının tüm alanlarını etkilediğini savunuyor - "Okeanın yakınında yaşamasanız bile, sonuçları size ulaşacak," diyor.
Bilim insanları raporda, bu bilgilerin yalnızca bilimsel bir analiz değil, aynı zamanda şehir planlaması, mimari, inşaat ve geliştirme alanlarındaki uzmanlar için pratik bir kılavuz olması gerektiğini belirttiler. Bu sonuçları kullanarak, gelecekteki hasarı azaltabilir ve yeni şehir modellerini daha güvenli bir şekilde planlayabilirler.
Raporda ayrıca, her ülkenin iklim politikasını şimdilik gözden geçirmesi, sera gazı emisyonlarını sınırlandırmak ve doğal çevreyi korumak için sert önlemler alması gerektiği vurgulanmaktadır.
Daha önce, Birleşik Krallık'taki Southampton Üniversitesi bilim insanları, Etiyopya'nın Afar bölgesi altında Dünya'nın derinliklerinden ritmik olarak yükselen eritilmiş mantiya akıntılarını tespit etmişti. Bu süreci "kalp atışları"na benzeterek, Afrika kıtasının kademeli olarak parçalanıp yeni bir okyanusun oluşabildiğini belirttiler.
Uzmanlara göre, bu tür doğal süreçler insanlığı yeni bir jeolojik çağın eşiğine getiriyor. İnsan faaliyetiyle ilgili etkilerle birleşince, Dünya'nın ikliminde meydana gelmeyen değişikliklerin meydana gelebileceğini savunuyorlar.
“Zamin”i Telegram'da okuyun!
