Dünya piyasasında altının bir troy onsu yaklaşık 4000 ABD doları olduğu bir ortamda, küresel yatırımcıların dikkati değerli metalin en büyük rezervlerine sahip ülkelere çevrildi. Tam da bu ülkelerin gelecekte dünyadaki altın madenciliği sektörünün ana merkezlerini oluşturması bekleniyor.
ABD Jeoloji Servisi (USGS) verilerine dayanan analizler, ekonomik açıdan çıkarılması kârlı olan altın rezervleri bakımından ülkelerin sıralamasını sunuyor. Bu listede Rusya ve Avustralya lider konumda.
Her ülkenin kullanılmayan altın rezervi 12.000 ton seviyesinde bulunuyor. Mevcut piyasa fiyatlarıyla bu rezervler, her bir ülke için yaklaşık 1,7 trilyon ABD doları değerinde.
Rusya'da ana altın madenleri geleneksel olarak Sibirya ve Uzak Doğu bölgelerinde yer alıyor. En büyük rezervler Krasnoyarsk bölgesi, Magadan ve Amur vilayetleri ile Çukotka özerk bölgesinde bulunuyor.
Avustralya'da ise kullanılmamış rezervlerin çoğu, Batı Avustralya'nın zengin kaynaklar bölgesinde toplanmış durumda. Özellikle Yilgarn kratonu bölgesinde ülkenin birçok büyük aktif ve potansiyel madeni bulunuyor.
Dünya sıralamasında üçüncü sırayı Güney Afrika Cumhuriyeti alıyor, yeraltında 5.000 ton altın rezervine sahip. Bu gösterge ona Afrika kıtasında liderliği sağlıyor.
Hızla gelişen ekonomilere sahip ülkeler arasında Endonezya, Peru ve Brezilya özellikle öne çıkıyor. 3.800 ton altın rezervine sahip Endonezya, dünya sıralamasında dördüncü sırayı alıyor.
Bu ülkeler, yatırımcılar için portföylerini çeşitlendirme ve daha düşük çıkarma maliyetleriyle fırsatlar aramada ciddi ilgi uyandırıyor. Bununla birlikte Peru ve Brezilya benzer büyüklükte rezerve sahip olup, her birinde 2.400-2.500 ton altın rezervi mevcut.
ABD ve Çin gibi dünya ekonomik devleri de üretim hacimlerine rağmen, kullanılmamış altın kaynaklarını korumaya devam ediyor – her birinde yaklaşık 3.000 ton bulunuyor. Son yıllarda ise jeolojik arama çalışmaları esas olarak Afrika'ya yönelmiş durumda.
Gana, Mali ve Tanzanya gibi ülkeler dünya madencilik endüstrisi için yeni odak noktalarına dönüşüp, büyük yeni madenlerin keşfinde büyük potansiyel gösteriyor.
