Bilim insanları, Güneş Sistemi’nde alışılmadık cisimleri — “karanlık kuyruklu yıldızlar”ı — inceliyor. Bunlar ne sıradan asteroitler ne de klasik kuyruklu yıldızlar olup, her ikisinin kendine özgü bir karışımıdır. Uzmanlar, onların kökenini ve davranışlarını anlamaya çalışıyor. Bu cisimler geçmişte Dünya’ya su getirilmesinde önemli bir rol oynamış olabilir, ancak beklenmedik bir tehdit de oluşturabilir.
İlk böyle bir cisim 2016 yılında keşfedildi. Kuyruklu yıldız gibi hareket ediyordu, ancak buz veya toza sahip değildi. Sonraki yıllarda benzer özelliklere sahip birkaç cisim daha bulundu. 2024 yılı sonuna gelindiğinde bilinen karanlık kuyruklu yıldızların sayısı 14’e ulaştı. Bazıları küçük, bazıları ise yüzlerce metre boyutunda.
Bilim insanlarına göre karanlık kuyruklu yıldızlar, asteroitlerin içindeki gizli buz tabakalarının açığa çıkması sonucu oluşmuş olabilir. Beklenmedik hızlanmaları, buzun güneş ışığı etkisiyle buharlaşmasıyla açıklanıyor, ancak henüz kesin kanıt yok. Bu cisimler, asteroitler ve kuyruklu yıldızlar arasındaki ayrımı yeniden değerlendirmeye yöneltiyor.
Japonya’nın Hayabusa2 sondası tesadüfen bu tür cisimlerden biri olan 1998 KY26 karanlık kuyruklu yıldızına doğru ilerliyor. 30 metre çapındaki bu cisme 2031 yılında ulaşılması planlanıyor. Görev sırasında yüzeyi, iç yapısı ve buz tabakalarının varlığı incelenecek. Bu araştırmanın karanlık kuyruklu yıldızlar hakkında en önemli bilgileri sağlaması bekleniyor.
Şimdilik bu tür cisimler nadir görülse de, yörüngelerindeki beklenmedik değişimler gelecekte Dünya ile çarpışma riskini artırabilir. Bu nedenle astronomlar, onları düzenli olarak gözlemleme ve doğru tespit yöntemlerini geliştirme gerekliliğini vurguluyor. Önümüzdeki yıllarda yapılacak yeni gözlemler, bu gizemli cisimlerin gerçek doğasını ortaya çıkarmaya yardımcı olabilir.
Telegram’da «Zamin»i takip edin!