
İzlanda, yalnızca güzel doğası ve yanardağlarıyla değil, aynı zamanda halkının genetik yapısı açısından dünyanın en sıra dışı ülkelerinden biri olarak bilinir. Bu ülkede yaşayanların büyük çoğunluğu birkaç ortak atadan gelmekte ve genleri nesilden nesile aktarılmakta, ancak pek fazla yenilenme olmamaktadır.
Bu durum İzlanda’yı genetik açıdan “yakın akrabalardan oluşan bir toplum” haline getirmiştir. Sonuç olarak, ülkede kalıtsal hastalıkların yayılma riski diğer bölgelere göre daha yüksektir. Bu da halk arasında bu konuda bilinçli bir yaklaşım oluşmasına neden olmuştur.
Günümüzde İzlanda’da oldukça etkileyici bir “destek mekanizması” geliştirilmiştir — genom veri tabanı. Bu sistem sayesinde her vatandaş kendi DNA’sı hakkında net bilgiye sahip olabilir ve akrabalık derecesini hızla öğrenebilir.
Böyle durumlarla da karşılaşılır: iki kişi tanışırken bazen telefonlarını birbirine dokundurur ve akraba olup olmadıklarını kontrol ederler. Eğer yakın akraba oldukları ortaya çıkarsa, ilişki hemen sona erer. Bu bir şaka değil — İzlanda toplumunda yaygın ve gerçek bir tedbirdir.
Genetik risklere karşı böylesine ciddi bir tutumun, ülkede kanser ve kalıtsal hastalıkların önlenmesi konusunda olumlu sonuçlar verdiği belirtiliyor.
Uzmanlara göre bu yaklaşım yalnızca bireysel sağlık için değil, aynı zamanda gelecekteki nesillerin sağlığı açısından da son derece önemlidir.
Bu neden önemli?
– İzlanda’nın nüfusu azdır ve gen havuzu dar bir çerçevede oluşmuştur.
– Genler toplum içinde döner, dış karışım azdır, yani yenilenme şansı sınırlıdır.
– Kalıtsal hastalık riski yüksek olduğu için her ilişki güvenlik açısından değerlendirilir.
Sonuç: İzlandalılar için sadece kişisel çekim değil, genetik güvenlik de önemlidir. Belki de bu, dünyadaki en bilim temelli tanışma kültürlerinden biridir. Telegram’da «Zamin»i takip edin!
Ctrl
Enter
Bir Hata mı buldunuz?
İfadeyi seçin ve Ctrl+Enter tuşuna basın İlgili haberler