Putin ve Trump görüşmesi: Bu kez sonuç ne oldu?

Bugün siyaset, savaş ve nezaket hakkında konuşacağız. Dün ABD Başkanı Donald Trump’ın ofisindeki telefon neredeyse hiç susmadı. Başkan, Zelenskiy ile iki kez, Putin ile bir kez, ayrıca Avrupalı liderlerle de birer kez telefonla görüştü. Aşağıda bu görüşmelerde dikkat edilmesi gereken bazı hususları ele alacağız. Emin olun, bu oldukça ilginç bir konu.

Zelenskiy ile iki kez

19 Mayıs günü Trump’ın Putin ile telefonda konuşacağı duyurulmuştu. Ancak daha bu konuşma başlamadan etrafında çeşitli ayrıntılar ortaya çıkmaya başladı. Sonuçta bilgi çağında yaşıyoruz. Öğrenildiğine göre Trump, Putin ile görüşmesinden önce ve sonra Zelenskiy ile telefonda konuşmuş. Putin ile görüştükten sonra Zelenskiy’i aradığını Trump’ın kendisi de doğruladı.

Gazetecilerin ortaya çıkardığına göre Trump, Putin’i aramadan önce Zelenskiy ile istişare ederek hangi konuları gündeme getirebileceğini sormuş. Zelenskiy, öncelikle ateşkes anlaşmasına varılması gerektiğini söylemiş. Ayrıca Rusya’ya karşı yaptırımlar konusunu da gündeme getirmiş.

Yine baskısız görüşme

Donald Trump, Putin ile konuştuktan sonra kendisine ait sosyal medya platformu Truth’ta bir paylaşım yaptı. Trump’ın sözlerinden anlaşılıyor ki, Trump bu sefer de Putin’e baskı uygulayamamış, aksine onunla “çok iyi bir tonda” görüşme yapmış.

"Az önce Rusya Devlet Başkanı Putin ile iki saatlik bir görüşme gerçekleştirdim. Rusya ve Ukrayna kısa süre içinde ateşkes sağlamak ve savaşı tamamen sonlandırmak için müzakerelere başlayacaklar. Şartlar iki taraf arasında anlaşılacak, çünkü müzakere detaylarını sadece onlar biliyor. Görüşmenin tonu oldukça iyiydi.

Bu kanlı savaşın ardından Rusya, ABD ile büyük ticari ilişkiler kurmak istiyor ve ben bu fikri destekliyorum. Rusya’da yeni iş imkanları yaratmak için büyük fırsatlar var, potansiyeli sınırsız. Ukrayna da bu ülkeyi yeniden inşa etme sürecinde önemli bir ticari girişimci olabilir. Rusya ve Ukrayna arasındaki müzakereler yakında başlayacak. Bunu Başkan Zelenskiy’e ilettim," diye yazdı Trump.

ABD Başkanı’nın söylediğine göre, Putin ile görüşmesinden sonra Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Fransa Cumhurbaşkanı Macron, İtalya Başbakanı Meloni, Almanya Şansölyesi Merz ve Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb ile görüşerek konuşmanın detaylarını paylaşmış. Trump ayrıca, Rusya ve Ukrayna arasındaki müzakerelerin bir sonraki adresinin Vatikan olabileceğini belirtti.

Özetle Trump’ın ifadelerinden çıkan sonuç, onun Rusya ve Putin hakkındaki düşüncesinin değişmediği yönünde. Cumhuriyetçi lider Rusya’ya herhangi bir baskı yapmak istemiyor. O sadece savaşı sona erdirmeye çalışan barış yanlısı biri gibi görünmeye çalışıyor. Ama herkes biliyor ki böyle “çok iyi telefon görüşmeleriyle” savaş sona erdirilemez.

– Telefonu kapat
– Hayır, önce sen...

Şimdi videonun en ilginç yerine geldik. Belki hatırlarsınız, aşk filmlerinde iki sevgili telefonda konuşurken kız ve erkek, birbirlerine sevgilerini göstermek için “Telefonu önce sen kapat” diye tartışırlardı. Görünüşe göre iki yetişkin adam arasında da böyle bir nezaket olabiliyormuş.

Putin’in dış politika danışmanı Yuri Uşakov’u muhtemelen hatırlıyorsunuzdur. Son zamanlarda Rus televizyon kanallarında sık sık çıkarak Putin’in görüşlerini dile getiriyor. Dünkü telefon görüşmesinden sonra açıklama yapan Uşakov, ilginç detaylar paylaştı. Uşakov’a göre Putin ve Trump görüşme sırasında birbirlerine isimleriyle hitap etmiş. Ayrıca görüşmenin sonunda ikisi de “telefonu ilk kapatan kişi olmak istememiş”.

“Tamam, Donald, telefonu kapat artık”, “Hayır, Vladimir, önce sen!”… Uşakov’un anlatımına göre konuşma aşağı yukarı böyle geçmiş. Bu sahne ünlü şair Mukumiy’nin “İpçiler” şiirindeki güzel bir dizeyi hatırlatıyor: “Pilav yerken ortada sahipsiz bir kemik kalır…”

Bu ne anlama geliyor?

Biz küçük bir edebi sapma yaparak Yuri Uşakov’un aktardığı ayrıntıları verdik. Ancak Putin’in danışmanı, farkında olmadan Trump ve Putin arasındaki görüşmenin en önemli noktasını açığa vurdu: diplomatik nezaket. Hayır beyler, savaş böyle bitirilemez...

Dürüst olmak gerekirse, bu savaş ne Amerika’ya ne de Rusya’ya ciddi anlamda bir baskı yapmıyor. Trump’ın tabiriyle söylersek, birini savaştan bütün bir okyanus ayırıyor, diğerinde ise hükümet tamamen tek bir kişinin iradesine bağlı, istediği kadar savaşabilir: ister 21 yıl, ister sonsuza kadar, bunu açıkça söylediler zaten.

Ama bu iki dev devlet karşılıklı diplomatik nezaketlerle meşgulken, ortada 35 yıl önce bölgedeki diğer 13 devlet gibi bağımsız olmuş, hiç kimseye boyun eğmeyip bağımsız gelişim yolunu seçtiği için şimdi savaşla cezalandırılan başka bir devlet, onlardan çok daha güçsüz bir ülke gözlerimizin önünde yok oluyor. Sizden gerçekliğe tam olarak bu açıdan bakmanızı rica ederim, değerli dostlar. Sağlıcakla kalın... Telegram’da «Zamin»i takip edin!