
Özbekistan, değerli tarım tohumlarını Norveç'in Spitsbergen takımadalarında bulunan dünyanın en ünlü tohum depolama merkezi olan Kıyamet Günü Deposu'na teslim etti, diye bildirdi Tarım Bakanlığı.
Bu girişim sadece bilimsel olarak önemli değil, aynı zamanda ulusal tarım mirasının korunması yolunda büyük bir adım olarak değerlendirilmektedir. Böylece Özbekistan, Arktik buzullarının derinliklerinde bulunan Dünya Tohum Deposu'nda iz bırakan Orta Asya'daki ilk ülkelerden biri oldu.
Depoya gönderilen numune koleksiyonuna karpuz, kavun, domates, biber, havuç, soğan, patlıcan ve diğer 20'den fazla yerel ürün çeşidi dahil edildi. Bunların arasında "Kayraktaş" buğday çeşidinin özel bir öneme sahip olduğu belirtiliyor. Bu tohumlar yalnızca bilimsel araştırmalarda değil, aynı zamanda gelecekteki gıda güvenliğini sağlamada da paha biçilmez öneme sahip olacaktır.

Proje, Özbekistan Tarım Bakanlığı, Bitki Genetik Kaynakları Araştırma Enstitüsü, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Kuzey Genetik Kaynak Merkezi (NordGen) ile ortaklaşa yürütülmüştür. Kuruluşlar, bu süreç aracılığıyla ülkenin tarımsal ürünlerinin genetik çeşitliliğini korumayı, ulusal gen havuzunun güçlendirilmesini ve uluslararası düzeyde gıda sürdürülebilirliğinin sağlanmasını amaçlıyor.
Spitsbergen takımadalarında bulunan "Kıyamet Günü Deposu," dünyanın en güvenli tohum deposu olarak bilinir. Arktik periyodik buzul bölgesinde inşa edilmiştir ve sıcaklık sürekli olarak -18 derece olarak korunmaktadır. Bu koşullar, tohumları yüzlerce yıl boyunca doğal olarak korumaya olanak tanır.

Şu anda burada 1,1 milyondan fazla farklı tohum örneği bulunmaktadır. Bilim insanlarına göre, böyle bir sistem, doğal afetler, çatışmalar veya ekonomik krizler nedeniyle bitki türlerinin yok olma riskini önemli ölçüde azaltır.
"Kıyamet Günü Deposu," Norveç hükümeti, Crop Trust ve NordGen örgütleri arasında üçlü bir anlaşma temelinde yönetilmektedir. Dünya çapında binlerce bilim merkezi ona ürünlerini teslim ediyor.
Özbekistan'ın bu adımı, ulusal tarım sektörünü uluslararası alanda tanıtmak, bilimsel potansiyelini sergilemek ve gelecek nesiller için gıda güvenliğini sağlamak yolunda önemli bir adım olarak kabul edilmektedir.
Bu olay, Özbek tarımının yalnızca tarihsel köklere değil, aynı zamanda dünya çapında değerli zengin biyogenik mirasa da sahip olduğunu bir kez daha göstermektedir.
“Zamin”i Telegram'da okuyun!