
APL taraftarları için beklenmedik bir gerçek: Erling Haaland, 28 ay içinde ilk kez deplasmanda ofsayda kaldı. İlk bakışta sıradan bir istatistik gibi görünüyor, ancak Norveçli forvet çocukluğundan beri kendine özgü bir alışkanlık üzerinde çalışıyor - ofsayd çizgisine yakın oynayarak bile ona düşmemek. Ve bu becerinin oyununda net bir etki yarattığı açıktır.
Son dokuz sezonda en güçlü forvetlerin ulusal liglerde ne sıklıkla "savaş dışı" hale geldiği incelendiğinde, şaşırtıcı bir manzara ortaya çıktı:
- Ronaldo - her 68 dakikada bir ofsayd
- Mbappe - 83
- Lukaku - 117
- Lewandowski - 118
- Kane - 135
- Salah - 153
- İsak - 153
- Vinisius - 156
- Lautaro - 164
- Dökeresh - 208
- Martinelli - 277
- Messi - 278
- Holand - 316
- Julian Alvarez - 336
Bazı sonuçlar bekleniyordu, bazıları ise oldukça şaşırtıcıydı. Örneğin, Messi için bu rakam tamamen doğaldır: hücum hattında değil, daha derin bir noktadan başlar, bu nedenle ofsayda kalma olasılığı daha düşüktür.
Ancak, Haaland ve Álvarez gibi oyuncuların performansı özel bir övgüye layık. Çünkü oyunlarının ana kısmı savunma oyuncularının arkasına açılma, o çok ince çizgide saniyede onlarca karar alma ve her şey kader olarak kabul edilen bir harekete bağlıdır.
Modern zamanlarda, bu kategorideki klasik forvetler için ortalama performans, maç başına en az bir ofsayddır. Bu nedenle, Mbappe, Lukaku veya Lewandowski'nin çok fazla ofsayda kalması, kötü forvetler olmaları anlamına gelmez, aksine oyun tarzları bunu gerektirir.
Ancak Haaland'ın ortalama üç buçuk maç başına bir ofsayd olduğu, özellikle övgüye değer bir istatistiktir. Harika bir zamanlama hissi, her açılışı kalbinde değil, kesin bir hesaplama ile yapması, hatta bazen irrasyonel bir his bile ortaya çıkıyor.
Kısacası, Haaland ofsayttan kaçmayı bir sanat haline getiren bir forvet. Bu nedenle, modern futbolda sadece golleriyle değil, aynı zamanda yüksek entelektüel oyunuyla da bir fenomen olarak değerlendiriliyor.
“Zamin”i Telegram'da okuyun!Меҳмон grubundaki ziyaretçiler bu yayına yorum yapamaz.