ABD Başkanı Donald Trump, göreve geldiğinden bu yana 200. başkanlık kararnamesini imzaladı. Bu kararnameye göre, "Savunma Bakanlığı"nın adı bundan böyle "Savaş Bakanlığı" olacak. Bu, Trump ve ekibi için önemli bir başarı. Ancak aynı zamanda Çin de askeri gücünü daha da artırmaya çalışıyor. Pekin'deki resmi geçit töreni ve sergilenen benzersiz silahlar, dünyada yeni bir silahlanma döneminin başladığını gösteriyor.
ABD Başkanı Donald Trump, göreve geldiğinden bu yana 200. başkanlık kararnamesini imzaladı. Bu kararnameye göre, "Savunma Bakanlığı"nın adı bundan böyle "Savaş Bakanlığı" olacak. Ancak bu kararnamenin tam yasal statüye kavuşması ve resmi bir isim haline gelmesi için bu fikrin ABD Kongresi tarafından desteklenmesi gerekiyor. Ve bu pek olası değil. Çünkü ABD Kongresi'ndeki iki parti arasında bu konuda ciddi bir anlaşma olması pek olası değil. Ancak Trump bununla ilgilenmiyor. Resmen olmasa da gayriresmi olarak Pentagon'a "Savaş Bakanlığı" demek, Trump ve ekibi için önemli bir başarı. Trump'a göre, kelimeler ve isimler büyük bir psikolojik etkiye sahip. Amerika Birleşik Devletleri'nin küresel rekabette kazanıp başkalarına daha etkili bir şekilde baskı uygulayabilmesi için "savunma" pozisyonundan "sert" ve "saldırgan" bir pozisyona geçmesi gerekiyordu.
Aslında Amerika Birleşik Devletleri, Britanya İmparatorluğu'ndan bağımsızlığını kazandıktan sonra devletleşme sürecinin başlangıcından II. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar bu bakanlığa "Savaş Bakanlığı" adını vermişti. Ancak 1947'de "Savunma Bakanlığı" olarak değiştirildi. Peki Trump ve destekçileri bugün neden bu kuruma "Savaş Bakanlığı" adını vermeyi düşünüyor? Bu neyi gösteriyor?
Eski SSCB dağıldığında, sosyalist kamp da onunla birlikte çöktü. Sonuç olarak dünyada tek kutupluluk ortaya çıktı. Amerika Birleşik Devletleri'nin iradesi, diğer tüm ülkeler için bir kanun gibiydi. Ancak bu durum uzun sürmedi. Ancak son yıllarda dünyada çok kutupluluğa doğru bir eğilim başladı. Bugün Çin Halk Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri'nin stratejik bir rakibi olarak görülüyor. Ayrıca, Rusya Federasyonu, Avrupa Birliği, Hindistan ve küresel güney ülkeleri de çok kutupluluğun oluşumunda en önemli katılımcılar arasında yer alıyor.
3 Eylül'de, II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümünü anmak için Çin'de bir askeri geçit töreni düzenlendi. Bu geçit töreninde Çin, en modern ve çeşitli askeri silah ve teçhizatını sergiledi. 20-30 yıl önce Çin, askeri teçhizatını çoğunlukla Rusya Federasyonu'ndan satın alıyordu. Ancak bugün durum tamamen değişti. Bugün Çin, silah ve teçhizat konusunda tamamen kendi kendine yetiyor, tam bir askeri-teknik egemenliğe ve bağımsızlığa sahip. Ayrıca, modern bir silah tüccarı statüsüne yükseldi. Bu, Pekin için büyük bir başarı olarak görülüyor.
Geçit töreninde ÇHC, gökyüzündeki uyduları vurabilen füzeler, çeşitli tipte insansız hava araçları, hayvan formunda gelişmiş robotlar ve lazer silahları da dahil olmak üzere çeşitli füze türleri sergiledi. Pekin'in sergilediği silahların temel özelliği, gelecekteki savaşlara yönelik en modern ve yeni ekipmanlara sahip olmasıydı. Geçit törenindeki Çin silah fuarı birçok uzman ve politikacıyı şaşırttı.
Ayrıca, Pekin'deki askeri geçit töreninde sergilenen silahların büyük çoğunluğunun gerçek savaşlarda test edilmediği de unutulmamalıdır. Bu silahların gerçek savaşlarda ne kadar etkili olacağı, Çin ordusunun savaşlarda ne kadar soğukkanlı ve profesyonel olabileceği - bu soruların hala net bir cevabı yok. Karşılaştırma yapmak gerekirse, Rusya Federasyonu uzun yıllardır her yıl düzenlenen 9 Mayıs geçit törenlerinde en modern silahlarını tüm dünyaya sergiliyor. Ancak Rusya-Ukrayna savaşı, bu silahların neredeyse hiç kullanılmadığını ve kullanılsalar bile keskin bir dönüş yapacak kadar etkili olmadıklarını göstermiştir. Yani, Rusya'nın Mayıs geçit törenlerinde sergilediği silahların niceliği ve niteliği konusunda açık sorular var.
Pekin'deki askeri geçit törenindeki en önemli olaylardan biri, Çin Halk Cumhuriyeti'nin tüm dünyaya "nükleer üçlü" olduğunu duyurmasıydı.
Trump'ın Savunma Bakanlığı'nın adını "Savaş Bakanlığı" olarak değiştirmesi, ÇHC'nin artan askeri gösterilerinin ardından geldi. ABD bununla, "konumumuzu korumak için savaşlara hazırız" demek istiyor. Dünyada çok kutupluluğun oluşumu hızlanıyor. Bu bağlamda, dünyanın en büyük kıtası olan Avrasya'nın merkezinde yer alan Orta Asya bölgesi ne yapmalı? Orta Asya, küresel jeopolitik kavşak noktasında bulunuyor. Güçlü devletler arasında silahlanma yarışı başladığı, uluslararası hukuk etkin bir şekilde işlemediği, büyük güçler arasında rekabet ruhu hakim olduğu sürece, Orta Asya ülkeleri ve Türk dünyası için karşılıklı bütünleşme, birlik ve beraberlikten başka uzun vadeli ve etkili bir hayatta kalma formülü olamaz.
Telegram’da «Zamin»i takip edin!
