date
views 298

İsrail ve ABD ilişkileri İran nükleer müzakeresinde sınanıyor

İsrail ve ABD ilişkileri İran nükleer müzakeresinde sınanıyor
Orta Doğu’da siyasi gerginlik yeniden tırmanıyor. Son aylarda Amerika ile İran arasındaki müzakereler birkaç aşamada sürdürülmekte ve tarihi bir anlaşma eşiğinde bulunulmakta, bu süreç Donald Trump’ın kişisel denetiminde gerçekleşiyor. Özellikle ABD ile İsrail arasındaki stratejik ittifakın geleceği böyle kritik bir dönemde daha fazla tartışılmakta.

Nisan ayından bu yana müzakereler devam ederken, son haftalarda İsrail hükümeti ve liderleri Beyaz Saray’a karşı açıkça memnuniyetsizliklerini dile getiriyorlar. Benjamin Netanyahu liderliğindeki İsrail yönetimi, müzakereler sırasında ABD’den yeterli bilgi alamadıklarını iddia ederek, kendi çıkarlarının göz ardı edildiğini öne sürüyor. Aynı zamanda, İsrail istihbaratı ve savunma bakanlığında “B planı” yani olası bir askeri darbe hakkında da görüşmeler yapıldığı belirtiliyor.

Bu, İsrail için büyük bir endişe kaynağı çünkü anlaşmanın maddelerinden biri – İran’ın uranyum zenginleştirme hakkı, yani nükleer kapasitesi – Tel Aviv için ciddi bir tehdit olmaya devam ediyor. Resmi Washington, İran’ın hiçbir koşulda nükleer silah sahibi olmasına izin verilmeyeceğini vurgulasa da, İsrail bu süreçte kendi siyasi ağırlığının azaldığından ve ikinci plana itildiğinden memnun değil.

Daha da endişe verici olan ise, eğer müzakereler beklendiği gibi gitmezse veya İran nükleer programını sınırlama konusunda ciddi teminatlar vermezse, İsrail çıkarlarını korumak için bağımsız hareket edebilir. Bu da elbette ABD için büyük diplomatik sorunlar yaratacaktır. Genellikle Amerikan istihbaratı İsrail’in planları ve olası operasyonları hakkında iyi bilgi sahibidir ve onların onayı olmadan büyük operasyonlar gerçekleştirilmez. Ancak bu sefer, edinilen bilgilere göre, Beyaz Saray bazı bilgileri saklıyor ve bazı devlet görevlileri güvenlik nedeniyle Bahreyn, Kuveyt ve Irak’taki üslerden ve büyükelçiliklerden geçici olarak çıkarılıyor.

Trump’ın “İran’ın sadece iki yolu var: ya anlaşma ya da savaş” sözleri durumun ciddiyetini bir kez daha doğruluyor. Uzmanlara göre, Washington’daki bazı güçler anlaşmayı uzatarak Tahran’ı müzakere masasında daha katı şartlara razı etmeyi umuyor. Amerikan diplomatlarının tahliyesi ise İsrail’e yardımdan vazgeçmek değil, güvenlik önlemi olarak gösteriliyor.

Bu arada, Amerikan diplomatları ile İran dışişleri bakanlığı arasındaki diyalog devam ediyor. Ancak İsrail için asıl mesele anlaşmanın nasıl olacağı değil, bu anlaşmanın ülke güvenliğine gerçek bir garanti verip vermeyeceği sorusu.

Tarihe bakarsak, İran’ın nükleer programıyla ilgili kriz 2002 yılında gizli nükleer tesislerin tespit edilmesiyle başlamıştı. 2010’dan itibaren ülkeye çeşitli uluslararası yaptırımlar uygulandı ve sonuçta İran ekonomik zorluklarla karşılaştı. 2015’te ABD, Avrupa Birliği ve diğer ülkelerle nükleer anlaşmaya varıldı, bu süreçte müfettişlere İran’ın nükleer tesislerini denetleme hakkı verildi. Ancak 2018’de, tam da Donald Trump başkanlığındaki yönetim bu anlaşmadan çekildi ve yaptırımları tekrar uygulamaya koydu. İsrail bu kararı destekledi.

Şimdi ise, yeni bir anlaşma arifesinde, tarih sanki yeniden tekerrür ediyor: bir tarafta müzakereler, diğer tarafta endişe ve olası askeri senaryo. Bu süreçte beklenmedik gelişmeler olursa, Orta Doğu yine yeni çatışmaların eşiğinde kalacak.
Ctrl
Enter
Bir Hata mı buldunuz?
İfadeyi seçin ve Ctrl+Enter tuşuna basın
Haberler » Dünya » İsrail ve ABD ilişkileri İran nükleer müzakeresinde sınanıyor