
Son haftalarda ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’a yönelik söylemi keskin şekilde değişti. Daha önce müzakereler yoluyla anlaşmaya varmayı hedefleyen Trump, şimdi İsrail’le birlikte İran’ın nükleer tesislerine saldırı ihtimalini gündeme alıyor. Bu değişiklik uluslararası siyasette ciddi endişeler ve tartışmalar yarattı.
Trump’ın son açıklamaları, onun nükleer anlaşma konusundaki pozisyonunda ciddi bir dönüm noktası olduğunu gösteriyor. Önceleri Tahran’ı diplomatik görüşmelere davet ediyor ve özel temsilcisi Steve Witkoff aracılığıyla doğrudan temas kuruyordu. Ancak şimdi İran’a şu ağır uyarıyı yapıyor: “Eğer kabul etmezseniz, nükleer altyapınızdan geriye hiçbir şey kalmayacak.”
Beyaz Saray kaynaklarına göre, Trump son haftada İran’a karşı askeri tedbirleri ciddiyetle gündemine aldı. Bunu gazetecilere verdiği demeçlerden de anlamak mümkün: “Bunu yapabilirim de, yapmayabilirim de. Kimse benim ne yapacağımı bilemez.” Bu belirsiz ama tehditkâr açıklama, ABD’nin adımlarını tahmin etmeyi zorlaştırıyor.
Bloomberg, ABC News ve Wall Street Journal gibi büyük medya organları, Trump’ın tutumunun hızla değiştiğine dikkat çekiyor. Kısa süre önce İran’la anlaşma ihtimalini görüşen Trump, şimdi ise İsrail’in başlatabileceği askeri operasyonlara katılma ihtimalini açıkça konuşuyor. The New York Times ve CNN’e göre ise İran, bu gelişmelere yanıt olarak Amerikan üslerine muhtemel saldırı planları üzerinde çalışıyor.
Ayrıca, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nde İran’la ilişkiler konusunda birkaç senaryo tartışıldı. Bunlar arasında çatışmaya hiç karışmamak, sadece istihbarat yoluyla İsrail’e destek vermek ya da doğrudan askeri operasyona katılmak gibi seçenekler var. Sonuçta, Trump muhtemelen İsrail’e istihbarat ve diplomatik baskı yoluyla destek verme gibi “dengeli” bir çözümü seçti.
Bunun dışında, Başkan Trump İran’ın dini lideri Ali Hamaney’i “kolay hedef” olarak nitelendirdi ve ABD’nin onun nerede olduğunu bildiğini ama şimdilik saldırı niyetinde olmadığını söyledi. Bu sözlerden sonra Truth Social’da “Koşulsuz teslim olun!” paylaşımında bulundu; bu da siyasi tehditlerin arttığını gösteriyor.
ABD’nin İran’a karşı askeri saldırıya katılması, sadece bölgede değil, tüm dünyada ciddi sonuçlara yol açabilir. Ortadoğu’daki istikrar daha da zayıflayabilir, petrol fiyatları yükselebilir ve bu kriz küresel jeopolitik dengeyi etkileyebilir.
İstihbarat raporlarına göre İran hâlâ tam anlamıyla nükleer silah üretmeye uzak. ABD Ulusal İstihbarat Direktörü, Senato’daki konuşmasında bunu açıkça belirtti. Fakat İsrail bu bilgilere inanmıyor ve Tahran’ın nükleer silaha neredeyse ulaştığını düşünüyor. Bu nedenle İsrail’de “Uyanan Aslan” kod adıyla özel bir operasyonun hazırlıkları başlatıldı.
Wall Street Journal’a göre Trump, Netanyahu’yu saldırıyı durdurmaya ikna etmeye çalıştı, ancak başarılı olamadı. Bu durum, Trump’ın ABD başkanı olarak Ortadoğu politikasında hangi yolu seçeceği konusunda ciddi tereddütleri olduğunu gösteriyor.
Kapalı toplantılarda Trump, İsrail’in saldırısını İran’ı tekrar müzakere masasına oturtmak için diplomatik bir baskı aracı olarak kullanmayı planlıyor. Jerusalem Post kaynaklarına göre Trump, İran’a uranyum zenginleştirmeden tamamen vazgeçmesini isteyen bir “son teklif” sunmayı düşünüyor. Ancak İran bu teklifi gerçekçi ve kabul edilebilir bulmuyor.
Sonuç olarak, Trump’ın söylemi değişse de diplomatik kanallar açık kalmaya devam ediyor. ABC News’a göre Trump, Witkoff’a ek olarak ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’i de müzakerelere dahil etmeyi planlıyor. Ancak son açıklamaları, Trump’ın diplomatik çözümdense güç kullanmaya daha yatkın olduğunu gösteriyor.
Tahran anlaşmaya yanaşmazsa, ABD ve İsrail’in çok daha sert bir yanıt verme ihtimali gündemin en önemli konusu oluyor. Önümüzdeki günlerde alınacak kararlar, sadece bölgenin değil, tüm dünyanın barış ve güvenliği için belirleyici olabilir. Telegram’da «Zamin»i takip edin!
Ctrl
Enter
Bir Hata mı buldunuz?
İfadeyi seçin ve Ctrl+Enter tuşuna basın İlgili haberler