
Orta Doğu’da durum yeniden gerginleşiyor. Lübnan medyasının aktardığı bilgilere göre, İsrail Silahlı Kuvvetleri, Lübnan’ın güneyindeki Nabatîye vilayetinde yer alan Ayta eş-Şaab şehrine bir kez daha topçu saldırısı düzenledi. Bu operasyon ilk bakışta sıradan bir sınır ihlali gibi görünse de, aslında bölgede huzursuzluğun bir başka açık kanıtı olarak değerlendiriliyor, diye bildiriyor Lübnan medyası.
Şu ana kadar bu saldırının sonucunda hayatını kaybedenler, yaralananlar veya altyapıya verilen zarar hakkında resmi bir açıklama yapılmadı. Bununla birlikte, yerel halk arasında endişe verici bir durum yaşanıyor: insanlar evlerini terk ediyor, acil servisler ise güvenlik önlemlerini artırdı.
Belirtmek gerekir ki, bu ilk vaka değil. İsrail ile Lübnan arasında 27 Kasım 2024’te imzalanan ateşkes anlaşmasına rağmen, İsrail askerleri bu rejimi tekrar tekrar ihlal ediyor. Resmi istatistiklere göre, son aylarda barış anlaşması 3 bin defadan fazla ihlal edildi. Bu gerginlikler sonucunda en az 213 sivil hayatını kaybetti, 508 kişi ise çeşitli derecelerde yaralandı.
Bunun yanı sıra, Uluslararası Hukuk ve Birleşmiş Milletler tarafından tanınan anlaşmalara göre, İsrail Lübnan topraklarından tamamen çekilme yükümlülüğünü üstlenmişti. Ancak fiili durum farklı: Güney Lübnan’daki beş önemli stratejik nokta — dağlık ve kontrol noktaları — hâlâ İsrail ordusunun kontrolünde kalmaya devam ediyor.
Ayta eş-Şaab şehri de düzenli olarak roket saldırılarına ve hava bombardımanlarına maruz kalıyor. Bu bölge, son aylarda birçok saldırının ardından en tehlikeli alanlardan biri olarak kayda geçti. Şehir halkı sürekli bir tehdit altında yaşıyor ve günlük hayatlarında korku hissiyle hareket ediyor. Bebekler, kadınlar ve yaşlılar için güvenli bir sığınak kalmadı.
İsrail tarafı ise bu askeri operasyonlarını "savunma zorunluluğu" ve "terörizme karşı operasyon" olarak gerekçelendirmeye çalışıyor. Ancak bu iddialar uluslararası arenada ciddi eleştirilerle karşılanıyor. Özellikle sivil kayıplar arttıkça, dünya kamuoyu bu hareketleri kesinlikle kabul etmeme yönünde pozisyonunu güçlendiriyor.
Lübnanlı yetkililer ise barışı sağlamak ve halkı tehlikelerden korumak için uluslararası kuruluşlara başvurmaya devam ediyor. Ancak henüz bir sonuç alınamadı. Lübnan ordusu ve iç güvenlik güçleri durumu istikrara kavuşturmak için ellerinden geleni yapıyor, ancak dış saldırılara karşı olanakları sınırlı.
Bu tür saldırılar sadece iki ülke arasındaki ilişkilere olumsuz etki yapmakla kalmıyor, tüm bölge için yeni çatışmaların fitilini de ateşleyebilir. Uluslararası kuruluşların, özellikle BM ve Avrupa Birliği'nin bu tür olaylara karşı sert ve net açıklamalar yapması gerekmektedir. Çünkü askeri denge, sivil halkın hayatı pahasına sağlanamaz.
Makaleyi tamamlarken şunu belirtmek gerekir ki: Güney Lübnan’daki durum daha da istikrarsızlaşıyor ve bu gerçek, uluslararası diplomasi için çok ciddi bir sınavdır. İsrail’in söz konusu beş stratejik noktadan çekilmesi ve yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmesi, barışa giden yolda önemli adımlardan biri olacaktır. Eğer bu gerçekleşmezse, kurban sayısının artması ve yeni bir geniş çaplı çatışmanın başlaması ihtimali daha da güçlenebilir. Telegram’da «Zamin»i takip edin!
Ctrl
Enter
Bir Hata mı buldunuz?
İfadeyi seçin ve Ctrl+Enter tuşuna basın İlgili haberler