En ilginç ve dikkat çekici yanı şudur ki, bilim insanları parçacığı onun kuantum durumunu kaybetmeden, tamamen bozulmadan geçmiş noktasına geri döndürmeyi başardılar. Bu durum bilim dünyasında gerçek bir devrim olarak değerlendirilmektedir.
Kısaca açıklayacak olursak, Avusturya Bilimler Akademisi’nde “kuantum anahtarı” adını alan özel bir protokol oluşturuldu. Bu, fotonu doğrudan gözlemleme gereği olmadan, önceki noktasına geri döndürme imkânı veriyor. Bu süreç süperpozisyon durumunu korur, yani parçacık aynı anda hem “0” hem de “1” durumda olabilir. Bu, daha önce sadece teorik olarak tasavvur edilen bir durumun pratik görünümüdür.
Önemli olan, bu protokolün sadece geriye değil, “ileri”ye de çalışmasıdır. Yani tüm olası yön ve yörüngeleri tek bir sonuçta birleştirmek suretiyle zamanı hızlandırma imkânı ortaya çıkıyor. Başka bir deyişle, zaman akışını sadece durdurmak değil, ileriye doğru itmek de teorik olarak mümkün hâle geldi.
Bir diğer önemli husus ise, bu yöntemin sadece fotona veya küçük parçacıklara değil, herhangi bir kuantum nesnesine uygulanmasının öngörülmesidir. Dolayısıyla gelecekte büyük cisimlere de uygulanabilir. Düşünün: sadece insan bedeni değil, çeşitli cihazların da zamanda geriye döndürülmesi ihtimali vardır.
Bilim insanları vurgulamaktadır ki, asıl sonuç şudur — bu bilimsel keşif, kuantum bilgisayarlarının gelişimi için büyük bir adım olarak görülmektedir. Hatasız çalışan yeni nesil kuantum bilgisayarları, tıpta, bilimde ve evren araştırmalarında kuantum simülasyonlarını binlerce kat daha hızlı gerçekleştirme imkânı sağlayacaktır. Örneğin, ilaç geliştirme ya da uzay modellerinin oluşturulması gibi süreçler keskin bir şekilde hızlanabilir.
Elbette, insanların kendi hayatında zamanı özgürce yönetebilmesine daha birçok yıl vardır. Ancak bilim insanlarının belirttiği gibi, artık elimizde zamanın yönünü değiştirme imkânı veren ilk çalışan protokol bulunmaktadır. Bu ise insanlık için tamamen yeni bir dönemin başlaması demektir.
Telegram’da «Zamin»i takip edin!