Arap Birliği (AL), İslam İşbirliği Teşkilatı (OIC) ve Bahreyn, Mısır, Endonezya, Ürdün, Nijerya, Filistin, Katar, Suudi Arabistan, BAE ve Türkiye’nin dahil olduğu on Müslüman ülke, İsrail parlamentosu (Knesset) tarafından kabul edilen, Ürdün Nehri’nin Batı Şeria’sını Yahudi devletine katma kararını sert bir şekilde kınayan bir açıklama yayınladı. Bu karar, uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına tamamen aykırı olarak kabul edildi.
Araştırmalara göre, İsrail’in bu adımı uluslararası toplumu her yönüyle şok etti ve Filistin halkının topraklarının, özellikle Doğu Kudüs’ün hukuki statüsünün değişmemesi gerektiği bir kez daha vurgulandı. Uluslararası hukuk ve insan hakları alanındaki yapılan araştırmalar, bu kararın mevcut hukuki sonuçlarla ve Filistin halkının ulusal haklarıyla çeliştiğini göstermiştir.
Uluslararası Tepkiler ve Uluslararası Hukuk
Açıklamada, İsrail’in Batı Şeria’daki toprakları ilhak etmesine karşı uluslararası toplumdan büyük bir tepki geldiği belirtiliyor. Arap ülkeleri ve İslam İşbirliği Teşkilatı, bu hareketi “Filistin halkının kendi topraklarını işgal etme girişimi” olarak değerlendirdi. Ayrıca, uluslararası organizasyonlar, özellikle BM, İsrail’e karşı çeşitli ekonomik ve siyasi önlemler alınması çağrısında bulunmaktadır.
Filistin’e Karşı İşgal: İsrail ve Filistin Arasındaki Umut Mücadelesi
Açıklamada ayrıca, uluslararası toplumdan, özellikle BM Güvenlik Konseyi'nden, İsrail’in Filistinlilere karşı yürüttüğü işgalci politikalarla ilgili olarak önlemler alması talep edilmiştir. Filistin Dışişleri Bakanlığı ise, Knesset’in uluslararası hukuka aykırı belgelerini "Filistin halkına yeni bir savaş ilanı" olarak değerlendirdiğini belirtti.
Batı Şeria ve Doğu Kudüs: Hukuki ve İnsan Hakları Bilgileri
İsrail ve Filistin arasındaki çatışma 1967 yılından bu yana devam etmektedir ve herhangi bir siyasi anlaşma, Filistin’in bağımsız bir devlet olarak kurulması ve Doğu Kudüs’ün başkent olarak kabul edilmesiyle ilgili olmalıdır. Bu anlaşmalar küresel düzeyde büyük bir politik öneme sahiptir. Barış sağlamak için atılacak her adım, Filistin’in bağımsızlığına ulaşması ve Doğu Kudüs’ün başkent olarak tanınması süreciyle bağlantılı olmalıdır.
Bağımsız ve meşru bir Filistin devleti kurmak için uluslararası yükümlülüklere saygı gösterilmesi, uluslararası hukukun korunması ve ilgili kararların uygulanmasının sağlanması büyük önem taşımaktadır. Bu kararlar iptal edilirse, bu, politik sorunlara ve uluslararası ilişkilerde yeni sorulara yol açacaktır.
Telegram’da «Zamin»i takip edin!
