ABD ve Rusya başkanları — Donald Trump ile Vladimir Putin’in 15 Ağustos’ta Alaska eyaletinde gerçekleşen görüşmesini bütün yeryüzü izledi: Ukrayna işgaline karşı olan devletler kaygı ve endişeyle, Rusya’ya müzahir ve dost ülkeler ise memnuniyetle.
Daha önce haber verdiğimiz gibi, iki devlet liderinin katılımındaki yaklaşık üç saatlik müzakere pratik sonuç olmadan tamamlandı. Ukrayna topraklarında ateşkes konusunda hiç değilse geçici bir anlaşmaya dahi varılamadı.
Müzakereden sonraki basın toplantısında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’daki çatışmayı durdurmak için “çelişkinin birincil faktörlerinin ortadan kaldırılması gerektiğini” söyledi. Sır değil, Moskova Kiev’in önüne kabul edilmesi zor talepler koyuyor.
Başkan Donald Trump ise Rus mevkidaşıyla görüşmeyi olumlu değerlendirdi. Hatta Fox News kanalına verdiği röportajda buluşmaya 10 üzerinden “on” vereceğini vurguladı. Ancak pek çok analist, Alaska’daki görüşmenin pratik bir sonuç vermemesiyle birlikte Putin’e büyük imaj puanları kazandırdığını yazıyor.
Trump, Putin’i havalimanında kırmızı halı serili geçitte bizzat karşıladı ve elini sıkarak saygı gösterdi. Ardından Putin’i kendi limuzinine davet etti. Bu şekilde iki lider, yakın ahbaplar gibi ABD Başkanının hizmet aracında müzakere salonuna doğru yol aldılar.
Bilindiği üzere Uluslararası Ceza Mahkemesi 2023’te Putin hakkında savaş suçları nedeniyle tutuklama kararı çıkarmıştı. Genel olarak, Rusya lideri Ukrayna’ya yönelik saldırgan eylemler sebebiyle son yıllarda uluslararası camiada neredeyse tecrit edilmiş durumda. Buna uygun olarak, Putin’in ABD’de ihtişamla karşılanması Avrupa başkentleri ve Kiev tarafından hoş karşılanmadı.
BBC’nin yazdığına göre, Alaska’daki görüşmede ateşkes konusunda anlaşmaya varılmamış olsa da, Putin’in başlıca muradı gerçekleşti: Trump, 2015’ten beri ABD topraklarına adım atmamış Putin’i yüksek saygıyla karşılayıp onu yeniden uluslararası siyasi sahneye çıkardı. Sky News de benzer bir pozisyonda.
“Putin, Amerikan toprağında büyük devlete denk bir ortak olarak karşılandı. Kırmızı halı, el sıkışma, hava gösterisi… Böyle bir muameleyi savaş suçlarıyla itham edilen bir kişiye ancak Kuzey Kore gibi bir ülke gösterebilirdi. Trump, Rusya Cumhurbaşkanını yaptırım yerine devlet ziyaretiyle onurlandırdı. Yalnız hareket eden lider eşit bir ortağa dönüştü,” diye yazdı Sky News muhabiri Ivor Bennett.
ABD diplomasisinin duayenlerinden, Dışişleri Bakanlığı sisteminde 40 yıl görev yapan Daniel Fried’e göre, müzakerelerde Putin hiçbir konuda Trump’a taviz vermedi.
“Trump kendini üstün konumda göstermeye çalıştı, fakat herhangi bir sonuca ulaşamadı. (Bu zirvenin yapılması) fikri, (ABD Başkanının özel temsilcisi Steve) Witkoff’un Kremlin’in (Ukrayna’da savaşı durdurmaya yönelik) anlaşmaya hazır olduğu yönündeki hatalı raporu nedeniyle ortaya çıktı. Ya Putin herkesi bilerek karmaşık bir sonuca götürdü ya da Witkoff onu yanlış anladı. Fakat Rusya’nın anlaşmaya hazır olmadığı açıktı,” diye vurguluyor Daniel Fried.
Ukrayna’nın ABD’deki eski büyükelçisi Valeriy Çalıy da “sivil halkın temsilcilerini öldürmekle suçlanan” bir şahsa bu kadar yüksek saygı gösterilmesini “iğrenç bir iş” olarak nitelendirdi.
Trump, barış anlaşması imzalanmazsa Rusya’ya karşı ezici yaptırımlar uygulayacağını söylüyordu. Ancak görüşmeden sonra şimdilik Moskova ve onun ticari ortaklarına yeni mali kısıtlamalar getirmeyeceğini açıkladı. Uzmanlara göre bu da müzakerelerde Putin’in elinin üstün geldiğinin bir göstergesi.
Ne görüşme sırasında ne de basın toplantısında Trump, Ukrayna’nın gördüğü zulümden, özellikle de ülkede Rusya’nın bombardımanları sonucu sivillerin hayatını kaybettiğinden tek kelime söz etmedi. Bu durum da Kremlin için bir kazanım olarak yorumlanıyor.
Uluslararası güvenlik konusunda Münih Konferansı’nın eski başkanı, Almanya’nın ABD ve Birleşik Krallık’taki eski büyükelçisi Wolfgang Ischinger de Alaska’da “topun Putin’de kaldığını” düşünüyor.
“Hiçbir gerçek sonuç yok. Skor Putin’in lehine: 1–0. Rusya’ya karşı yeni yaptırımlar yok. Ukrayna için de bir fayda yok. Avrupa ise moral olarak çökmüş,” diyor Wolfgang Ischinger.
Avrupa Parlamentosu savunma komitesi başkanı Marie-Agnes Strack-Zimmermann ise “saldırı başlatıp başka bir devletin topraklarını işgal eden” Rusya liderine Beyaz Saray tarafından gösterilen sıcak yaklaşımı “pusulanın bozulması” olarak değerlendirdi.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’in bu yıl 28 Şubat’ta Washington’da Trump’la görüşmesi eşi görülmemiş bir diplomatik skandalla sona ermişti. Medya önündeki tartışma nedeniyle planlanan müzakere ve anlaşma imza töreni iptal edilmiş, Trump yönetimi Ukrayna heyetinden derhal Beyaz Saray’ı terk etmesini istemiş, öfkeli ev sahibi hatta misafiri uğurlamaya dahi çıkmamıştı.
NBC News o olayı hatırlatırken, bu kez Beyaz Saray sahibinin Rus mevkidaşına bambaşka düzeyde saygı gösterdiğini kaydetti.
2016’daki seçimde Trump’ın rakibi olan Hillary Clinton onu Ukrayna konusunda Rusya’ya taviz vermemeye çağırdı.
“Trump bugün ABD’nin dostu olmayan bir kişiyle görüşeceğini anlamak zorunda. O, Amerika’yı zayıflatmak ve Batı koalisyonunu dağıtmak isteyen bir rakiple buluşuyor,” diye uyardı H. Clinton.
Cuma günkü görüşme sonunda Putin, Trump’ı bir dahaki sefere Moskova’da buluşmaya davet etti. Axios, Putin’in bu daveti İngilizce dile getirdiğine dikkat çekti. Hatırlatıldığı üzere Kremlin lideri her zaman İngilizce konuşmaz.
Bilgi için: Trump, Putin’le görüşmeden sonra Zelenskiy ve Avrupa liderleriyle telefonla görüştü. Onun vurguladığına göre, artık Ukrayna konusunda anlaşmaya varmak daha çok Zelenskiy ve Avrupa başkentlerine bağlı.
ABD Başkanı, bu geceki paylaşımında Ukrayna’da geçici ateşkese ulaşmanın değil, savaşın tamamen durdurulmasının önemli olduğunu yazdı.
Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık liderleri ise Alaska’daki görüşmeden sonra yaptıkları açıklamalarda Zelenskiy’in katılımıyla üçlü bir zirve düzenlenmesi gerektiğini belirttiler. Vurgulandığı üzere, Ukrayna’da kan dökülmesi durmadıkça AB ve Londra Moskova’ya baskı uygulamaya devam edecek, yaptırımlar ve ekonomik kısıtlamalar daha da güçlendirilecek.
CNN’in yayımladığı son haberlere göre, Trump Avrupa liderleriyle Ukrayna’ya NATO’nun 5. maddesine benzer güvenlik garantisi sağlama ihtimalini görüşüyor. Rusya ile barış anlaşması imzalanması durumunda dahi Kiev’e ABD ve Avrupa tarafından belli güvenlik garantileri sunulabilir. Şimdilik bu garantinin formatı ve şartları net değil.
Telegram’da «Zamin»i takip edin!